30 Ocak 2020 Perşembe

Some Kullanımı

Some kullanımı zamir, zarf ya da sıfat görevinde olabilmektedir. Cümle içerisindeki durumuna bakarak hangi görevde olduğunu ve hangi anlamı verdiğini anlayabiliriz.

Some;

zamir olarak kullanıldığında "bazı, bazıları",
sıfat olarak kullanıldığında "biraz, bazı",
zarf olarak kullanıldığında "biraz" anlamlarını verir.



1. Zamir olarak kullanımı

İsim türünden kelimelerin yerine kullanılan kelimelere zamir denir. "Some" kelimesi, isim türünden kelimelerin yerine kullanılabilmektedir.

Some are jealous.
(Bazıları kıskançtır.)

Yukarıdaki cümlede "some" (bazıları) kelimesi zamir türündendir.

Bu tarz bir kullanım genellikle iletişim sırasında tercih edilir. Çünkü "some" kelimesi ile kast edilen birileri ya da bir şeyler olmak zorundadır.

Örnek bir diyalog;

Mary : Can you see the birds?
(Kuşları görebiliyor musun?)

Alex : Yes. Some are flying fast.
(Evet. Bazıları hızlı uçuyor.)

İkinci cümlede "some" kullanılmıştır ve o kelimenin "kuşlar" kelimesini temsil ettiğini, bir önceki cümleden anlıyoruz.

Sonuç ; some kullanımı zamir olarak kullanıldığında isim türünden bir kelimenin yerine kullanılmıştır ve kullanıldığı ismin ne olduğu ise önceki cümleler incelenerek anlaşılır.

2. Sıfat olarak kullanımı

İsim türünden bir kelime ile birlikte kullanıldığında, birlikte kullanıldığı ismi nitelendiren kelimeler sıfat türünden kelimelerdir.

"Some" kelimesi de, isim türünden bir kelime ile birlikte kullanılarak, sıfat görevini üstlenebilmektedir.

Örnek;

Reading some books makes me happy.
(Bazı kitapları okumak beni mutlu ediyor.)

Yukarıdaki cümlede "some" kelimesi sıfat görevinde kullanılmıştır. Çünkü "kitaplar" kelimesini nitelemektedir.

3. Zarf olarak kullanımı

Cümle içerisinde, fiil türünden kelimeleri niteleme görevini üstlenen kelimelere zarf denir.

Örnek;

You need to get some sleep.
(Biraz uyuman gerek.)

Yukarıdaki örnek cümlede "some" kelimesi, "uyumak" eyleminin ne kadar oranda gerçekleştirileceğine dair bir yargıda bulunduğundan, zarf görevindedir.

29 Ocak 2020 Çarşamba

Can ile ilgili cümleler

İngilizce can ile ilgili cümleler aşağıda bulabilirsiniz. 
Olumlu, olumsuz, soru cümleleri, could ve can't cümleleri de bulabilirsiniz.

- If you can't learn that how to speak English,
you can't speak English.
(Eğer nasıl İngilizce konuşulduğunu öğrenemezsen,
İngilizce konuşamazsın.)

- If we can speak out loud, 
we can understand each other better.
(Eğer sesli konuşabilirsek,
birbirimizi daha iyi anlayabiliriz.)

- Even if my teacher told me that "you can't pass the exam",
I still believe in that I can pass the exam.
(Öğretmenim bana "sınavı geçemezsin" demesine rağmen,
yine de sınavı geçebileceğime inanıyorum.)

- If you can share your photo on Instagram, 
I can see and like it instantly.
(Eğer fotoğrafını Instagramda paylaşabilirsen,
anında görebilirim ve beğenebilirim.)



- I can wait for you here all day.
(Seni bütün gün burada bekleyebilirim.)

- I can sit in home all day.
(Bütün gün evde oturabilirim.)

- I can find your key in half hour.
(Anahtarını yarım saat içinde bulabilirim.)

- She can unlock the door by using the keys.
(O, anahtarları kullanarak kapının kilidini açabilir.)

- I can give you my car,
as long as you drive it safely.
(Güvenli sürdüğün sürece,
arabamı sana verebilirim.)

- I can make cake for you. 
(Senin için kek yapabilirim.)

- I can kiss you.
(Seni öpebilirim.)

- I can play game.
(Oyun oynayabilirim.)

- I can watch TV all day. 
(Tüm gün TV izleyebilirim.)

- They can eat spaghetti without non stop.
(Onlar hiç durmadan spagetti yiyebilirim.)

- I can make this question right, 
after you give me tactic.
(Bana taktik verdikten sonra,
bu soruyu doğru yapabilirim.)

She can make money even if you don't support her.
(Onu desteklemesen bile para kazanabilir.)

You can calculate your birthday if you know some math.
(Biraz matematik biliyorsanız doğum gününüzü hesaplayabilirsiniz.)

Birds can fly but dogs can't.
(Kuşlar uçabilir ama köpekler uçamaz.)

If you don't work enough, you can't get your aim.
(Eğer yeterince çalışmazsan, amacına ulaşamazsın.)

As long as you are by my side, I can be happy.
(Yanımda olduğun sürece mutlu olabilirim.)

- I can make you happy.
(Seni mutlu edebilirim.)

- I can do this. 
(Bunu yapabilirim.)

- I can run until I get to school.
(Okula varana kadar koşabilirim.)

- I can speak English very well. 
(Oldukça iyi İngilizce konuşabilirim.)

- You can speak Spanish. 
(Sen İspanyolca konuşabilirsin.)

- He can run fast. 
(O, hızlı koşabilir.)

- She can drive a car. 
(O, araç sürebilir.)

- They can go to Germany today. 
(Onlar bugün Almanya'ya gidebilir.)

- She can drink milk every morning. 
(O her sabah süt içebilir.)

They can use an umbrella, when it rains.
(Yağmur yağdığı zaman, onlar bir şemsiye kullanabilirler.)

Thanks to umbrella, they can protect themselves from rain.
(Şemsiye sayesinde kendilerini yağmurdan koruyabilirler.)

Because of their hands full of, 
they can't use an umbrella to protect themselves from rain.
(Ellerinin dolu olması nedeniyle,
kendilerini yağmurdan korumak için bir şemsiye kullanamazlar.)

- Can you read a book till the morning? 
(Sabaha kadar bir kitap okuyabilir misin?)

- Can she swim all day? 
(O bütün gün yüzebilir mi?)

- Could you benefit from the Spanish Grammar book?
(İspanyolca dilbilgisi kitabınndan faydalanabilir miydin?)

- Could you go to school today?
(Bugün okula gidebilir miydin?)

- I could make you cake better, If I could have more materials.
(Sana daha iyi pasta yapabilirdim, eğer daha fazla malzemem olsaydı.)

İngilizce Can Kullanımı | Örnek Cümleler

İngilizce can kullanımı oldukça yaygındır.

Can ile ilgili temel bilgiler;

"can", Türkçede "-ebilmek" ekinin karşılığıdır.
"can", İngilizcede yardımcı fiil olarak tanımlanmaktadır. Çünkü başka bir fiil ile birlikte kullanılır ve birlikte kullanıldığı fiilin anlamına etki eder.
"can", daha çok geniş zamanda kullanılır. Geçmiş zamanda ise "could", Gelecek zamanda "able to" kullanılır.
"can" ile kurulan cümlelerde söz konusu eylemin yapılabilirlik yada izin durumu vurgulanır.

Hem bu temel bilgileri pekiştirmek hem de İngilizce can kullanımı şekillerini daha net ayırt etmek için aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim.


1. “-ebilmek” anlamında kullanımı

"can", "-ebilmek" anlamında kullanılır ve bu şekilde kullanıldığında beraberinde bir fiil vardır.

Örnekler;

I can 
(-ebilirim)

I can swim. 
(Yüzebilirim.)

Yukarıdaki cümlede "can" ile "swim" fiilleri birlikte kullanılmıştır.

I can read very well. 
(Çok iyi okuyabilirim.)

Yukarıdaki cümlede "okumak" eyleminin oldukça iyi bir şekilde gerçekleştirilebileceği vurgulanıyor.

She can. 
(-ebilir)

She can make super tasty cakes.
(O, süper lezzetli kekler yapabilir.)

She can read books non stop along two hours.
(O, iki saat boyunca kesintisiz kitap okuyabilir.)

2. İzin ifadelerinde kullanımı

İzin ifadelerinde de can yardımcı fiili kullanılabilmektedir.

Can I use your car for today please? 
(Bugünlük arabanı kullanabilir miyim lütfen?)

Can forgive me because of this mistake that I have made to you.
(Sana yaptığım bu hatadan dolayı beni affedebilir misin?)

Yukarıdaki cümlelerde izin ve rica ifadelerini görüyoruz.
Bu tarz ifadelerde de can yardımcı fiili cümlenin başına getirilir ve ardından özne, fiil şeklinde devam eder. Yani standart soru sorma dizilişinden bir farkı yoktur.

Aynı izin cümleler "may" yardımcı fiili ile de kurulabilir ancak may daha çok resmi ifadelerde kullanılır. Gündelik hayatta ise "can" kullanımı daha yaygın olduğundan, gündelik hayatta birisinden bir şey için izin isterken can kullanırız.

3. Şart cümlesi oluşturmak için can kullanımı


Can kullanımı İngilizce şart cümlesi oluşturmak için de kullanılabilmektedir. Ancak şart cümlesi oluşturmak için can fiilinin geçmiş zamanlı hali olan could kullanılır.

Örnekler;

He could take my money if he wants.
(Eğer isteseydi paramı alırdı.)

She could drink tea if she makes.
(Eğer yapsaydı çay içerdi.)

Yukarıdaki örnek cümlelerde “if” ifadesini de kullanarak, şartın ne olduğunu açıkça yazabiliriz ama yazmak zorunda da değiliz.

You could use my computer.
(Bilgisayarımı kullanabilirdin.)

Yukarıdaki cümlede “if” ifadesi kullanılmamıştır ancak cümlenin kuruluş şeklinden, o cümleyi söyleyen kişinin şartlı bir şekilde kurduğunu anlayabiliyoruz.

4. Olasılık ihtimalini belirtmek için kullanımı

Bir eylemin yapılabilir olma olasılığını belirtmek için can kullanabiliriz.

Örneğin;

- You can be a good student.
(Sen iyi bir öğrenci olabilirsin.)

Yukarıdaki cümlede o kişinin iyi bir öğrenci olmasının muhtemel olduğunu yani büyük bir ihtimal dahilinde olduğu vurgulanmak istemiştir.

5. Kısa Cevap Olarak Kullanımı


Can ile sorulan ya da can kullanılarak sorulmasa bile; herhangi bir eylemin yapılabilirliğini sorgulayan soru ifadelerine "can" kullanarak kısa yanıtlar verebilmek mümkündür.

Örnek;

- Can you use this pencil to write bigger?
(Daha büyük yazmak için bu kalemi kullanabilir misin?)

- Yes, I can.
(Evet, kullanabilirim.)

Gördüğünüz gibi; soruda "yazmak" eyleminin gerçekleştirebilme durumuna dair bir sorgulama durumu söz konusudur ve cevabın da bu sorguya göre kısa bir şekilde verildiğini görüyoruz.

Sonuç olarak;

İngilizce can kullanımı bu şekilde özetlenebilir. Siz de bu kullanım alanları doğrultusunda kendinizce örnek cümleler kurabilir ve konuyu daha net anlayabilirsiniz. Dilerseniz oluşturduğunuz örnek cümleleri bana bu yazının yorum kısmından gönderebilirsiniz. Bu sayede örnek cümlelerinizi değerlendirebilirim.


28 Ocak 2020 Salı

İngilizce Can Konu Anlatımı | Could | Able to

Can konu anlatımı ve örnek can cümleleri aşağıda bulabilirsiniz.

"can" (-ebilmek) anlamına gelen bir yardımcı fiildir.

Fiilin şekline etki eder.

Örneğin;

I fly.
(uçarım.)

I can fly.
(uçabilirim.)

Gördüğünüz gibi yükleme "-ebilmek" anlamını kazandırdı.

Düz cümlede "can" yardımcı fiili, cümlenin öznesinden hemen sonra yazılır.



Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Bu cümlelerin her birisinde özneden sonra "can" yardımcı fiili gelmiştir.

- I can go.
(Gidebilirim.)

- You can find.
(Bulabilirsin.)

- She can drink water.
(O su içebilir.)

- We can play a game if you have enough time.
(Eğer yeterince zamanın varsa oyun oynayabiliriz.)

- The teacher can find you; even if you hide under the table.
(Masanın altına gizlensen bile öğretmen seni bulabilir.)

Soru cümlesinde can yardımcı fiili cümlenin en başına gelir.

- Can she find me even if I hide under the table?
(Masanın altına saklansam bile o beni bulabilir mi?)

- Can you play?
(Oynayabilir misin?)

- Can you help me? 
(Bana yardım edebilir misin?)

- Can you cut your own hair? 
(Kendi saçını kesebilir misin?)

Can ile ilgili olumsuz cümleler

Can yardımcı fiilinin kullanıldığı bir cümleyi olumsuz hale getirmek için "not" olumsuzluk ekini kullanırız. "not" ile "can" yan yana kullanılır.

- He can not swim.
(O yüzemez.)

- She can not find my book.
(O kitabımı bulamaz.)

- They can not go to Germany without a bus.
(Onlar bir otobüs olmadan Almanya’ya gidemez.)

Yukarıdaki cümleleri incelediğinizde, olumlu cümlelerden tek farkının “not” olumsuzluk ekinin eklenmiş olduğunu görebilirsiniz.

Öte yandan gündelik konuşmalarda ve hatta yazışmalarda kolaylık olsun diye can ve not birleştirilerek kullanılır. Bu nedenle can’t şeklinde yazılır ve okunur.

Örnekler;

- I can’t read a book now. 
(Şu an bir kitap okuyamam.)

- Dog can’t jump over the wall.
(Köpek duvarın üzerinden atlayamaz.)

Yukarıdaki cümlelerde gördüğünüz gibi can ve not birleşerek can’t şeklinde yazılmıştır. Bu tür bir kullanımda, okunuşta da seste farklılık olur.

Bu nedenle okunuşlar aşağıdaki gibidir;

- can : ken
- can not : kennat
- can’t : kent

- I can not swim 
(Ay kennat svim.)

- I can’t swim 
(Ay kent svim.)



Could konu anlatımı

Could, can fiilinin geçmiş zamanlı halidir.
Simple Past Tense (Basit Geçmiş Zaman) cümlelerinde can yerine could kullanırız.

- I can read a book. 
(Bir kitap okuyabilirim)

Yukarıdaki örnek cümle geniş zamanlı bir cümledir. Bu nedenden dolayı can şeklinde kullanılmıştır.

- I could read a book. 
(Bir kitap okuyabilirdim)

Yukarıdaki örnek cümle ise geçmiş zamanlı bir cümledir. Bu yüzden can, geçmiş zamandaki hali could kullanılmıştır.

- I could not go to school today.
(Bugün okula gidemedim.)

- I could go to school today.
(Bugün okula gidebilirdim.)

- I can not go to school today.
(Bugün okula gidemem.)

- I can go to school today.
(Bugün okula gidebilirim.)

Ben bu cümleleri kurarken kısaltma yapmadım ancak siz can ve not ifadelerini birleştirip, can’t şeklinde kısaltırsanız daha pratik olur ve zaten gündelik konuşmalarda, yazışmalarda da bu şekilde kısaltılmış halde kullanılıyor.

Can be able to konu anlatımı

Can could be able to konu anlatımı olabildiğince net bir şekilde yapmaya çalışacağım. Çünkü bazen bu ifadelerin birbirlerine karıştırıldığını ya da net bir şekilde anlaşılmadığını fark ediyorum.

Öncelikli olarak, yazının buraya kadarki olan kısmını okuduysanız zaten can ve could ifadelerinin ne zaman kullanıldığını anlamışsınızdır. Şimdi ise karşımızda yeni bir ifade var; able to.

Şunu söylemek isterim ki "can" ve "able to" ikisi de aynı anlamı vermektedir.

Örnekler;

- I can read a book. 
(Bir kitap okuyabilirim.)

- I am able to read a book. 
(Bir kitap okuyabilirim.)

Yukarıdaki örnek cümleleri incelediğimizde, hem "can" hem de "able to" ile kurulmuş cümlenin aynı anlama sahip olduğunu görüyoruz. İşte bu durumda "can" ile "able to" arasındaki fark nedir, bunu soruyor olabilirsiniz.



Able to > fiilin yapabilirlik derecesine vurgu yapar | geçmiş ve gelecek zamanda daha çok tercih edilir
can > vurgu yapmaz | geniş zamanda daha çok tercih edilir

Örnekler:

- I can listen music. 
(Müzik dinleyebilirim.)
(Genel olarak müzik dinleyebilirim demek isteniyor)

- I am able to listen music. 
(Müzik dinleyebilirim.)
(Yani müzik dinlemek eylemini yapabilir olduğunu vurguluyor.)

- She can run. 
(O koşabilir.)
Genel olarak koşabilir anlamında.

- She is able to run. 
(O koşabilir.)
Koşma fiilini gerçekleştirebilir anlamında.

Sonuç olarak; söz konusu fiilin yapılabilirliğini vurgulamak istediğimizde able to kullanabiliriz ancak geniş zamanda able to yerine can kullanımı daha çok tercih edilir.

Able to kullanımı ise daha çok gelecek ve geçmiş zamanda tercih edilir. Eğer able to kullanılacaksa, able to ifadesinden sonra to be yardımcı fiilinin de kullanılması gerektiğini unutmayın.

27 Ocak 2020 Pazartesi

Do you like Konu Anlatımı

Do you like?
Beğenir misin ya da sever misin şeklinde çevrilebilir.

"like" kelimesinden hemen sonra isim, fiil ya da gerund türünden bir kelime yazılabilir.


Do you like + mastar fiil şeklinde kullanım örnekleri:


Do you like to eat cake?
(Kek yemeyi sever misin?)

Do you like to travel?
(Seyahat etmeyi sever misin?)

Do you like to read the books about learning Spanish?
(İspanyolca öğrenmek ile ilgili kitapları okumayı sever misin?)

- Do you like to drink tea? 
(Çay içmeyi sever misin?)

- Do you like to play video games? 
(Video oyunları oynamayı sever misin?)

Don't you like kullanım örnekleri;


- Don’t you like to swim? 
(Yüzmeyi sevmez misin?)

- Don’t you want to read book? 
(Kitap okumak istemez misin?)

Do you like + isim şeklinde kullanım örnekleri:


Do you like coffee? 
(Kahve sever misin?)

Do you like Maria? 
(Maria'yı beğeniyor musun?)

Do you like my photos that are on Facebook?
(Facebook'taki fotoğraflarımı beğeniyor musun?)

Do you like + gerund şeklinde kullanım örnekleri:


Do you like making cake?
(Kek yapmayı sever misin?)

Do you like watching the stars in the sky when it's night.
(Gece olduğu zaman yıldızları izlemeyi sever misin?)


Do Make Farkı

Do make farkı ancak gruplandırma ile anlaşılabilir.



Do > Görevler, İşler, Genel aktiviteler
Make > Yiyecek, içecek, duygu reaksiyonları, İletişim İfadeleri, Üretim, İmalat, Plan ve tercihler

I do. 
(yaparım.)

I do my job.
(Yaparım.)

I make cake.
(Kek yaparım.)

I make sentence.
(Cümle kurarım.)

- I make money.
(Para kazanırım.)

- I make you happy.
(Seni mutlu ederim.)

- You make me happy.
(Beni mutlu edersin.)

- You make me feel better.
(Beni daha iyi hissettiriyorsun.)

- I make mistake.
(Hata yaparım.)

- I make my own rules.
(Kendi kurallarımı koyarım.)

- I do sport everyday.
(Her gün spor yaparım.)

-You need to make a decision.
(Bir karar vermelisin.)



Do Does ile İlgili Cümleler (Açıklamalı)

Do ile ilgili cümleler anlamları ile birlikte aşağıda bulabilirsiniz.

I do 
(Yaparım)

Yukarıdaki cümlede do fiili, birinci tekil şahsa göre çekimlenmiş, geniş zamandadır ve ana fiil olarak kullanılmıştır. Bu nedenden dolayı “yapmak” anlamındadır.

She does 
(Yaparsın)

Bu cümlenin ilk cümleden tek bir farkı var; bu cümlede özne 3. tekil şahıstır. Bu yüzden dolayı does şeklinde yazılmıştır

I don’t 
(Yapmam)

Do ile cümleler kurarken bu cümleleri olumsuz yapmamız gerektiği zaman “not” olumsuzluk ekinden faydalanmamız gerekiyor. Not olumsuzluk ekini, do ile birleştirerek kullanıyoruz. Sonuç olarak do ile not birleşince kısaltılmış olarak don’t şeklinde yazılıyor.

I didn’t 
(Yapmadım)

Bu cümlenin, bir önceki cümleden tek farkı geçmiş zamanlı olmasıdır. Bu yüzden dolayı do > did olarak yazılmıştır. Çünkü do fiilinin geçmiş zamanlı hali did şeklindedir.


We did 
(yaptık)

Did tekil ya da çoğul olsun, tüm özneler için "did" şekilde kullanılmaktadır.

Do I? 
(Yapar mıyım?)

"to do" fiilini geniş zamanda soru cümlesi kurmak için yardımcı fiil olarak kullanırız. Yukarıdaki cümle buna bir örnektir.

Bu tarz bir kullanımda "do" fiili cümlenin en başına gelir ve cümlenin öznesine göre çekimlenir.

Does she?
(Yapar mı?)

Bu cümlede "do", "does" şeklini almıştır. Çünkü özne 3. tekil şahıstır.

Does she like?
(Beğenir mi?)

Bu cümlenin bir önceki cümleden farkı; burada yardımcı fiil olarak kullanılmış olmasıdır. Çünkü ana fiilin soru olarak sorulabilmesinde yardımcı oluyor.

Do you go? 
(Gider misin?)

Do you ile ilgili cümleler Simple Present Tense (Geniş Zaman) 2. tekil şahsa soru sormak için kullanılan cümlelerdir.

Do you feel?
(Hissediyor musun?)

Do you love?
(Seviyor musun?)

Do you like?
(Beğenir misin?)

Do you see?
(Görüyor musun?)

Do find me! 
(Beni bul!)

Do does ile ilgili cümleler için dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı ise do ya da does ifadesinin cümle başında olması her zaman o cümlenin bir soru cümlesi olduğu anlamına gelmemesidir.

Çünkü aynı şekilde emir, davet, istek, rica cümleleri de kurulmaktadır.

Do watch TV! 
(TV izle!)

Do ve does ile ilgili cümleler emir, rica, istek anlamında da kurulmaktadır. Aşağıda bu tarz kullanım örnekleri mevcut.

Do drink water everyday! 
(Her gün su iç!)

Don’t break my heart!
(Kalbimi kırma!)

Don’t lose your key! 
(Anahtarını kaybetme!)

I am doing my job.
(işimi yapıyorum)

I do my job.
(işimi yaparım)

I did my job.
(işimi yaptım)

We need to do something new!
(Yeni bir şey yapmamız gerek!)

I don't want to listen the news anymore.
(Artık haberleri dinlemek istemiyorum.)

Nobody doesn't cry for nobody.
(Kimse, kimse için ağlamaz.)

Geniş zamanlı cümlelerde özne nobody, somebody, no one gibi zamirlerden birisi olduğu zaman, fiilin 3. tekil şahsa göre çekimleniyor olduğuna dikkat ediniz.



Do Does Kullanımı | 10+ Farklı Kullanım & Örnekler

Do does kullanımı farklı şekillerde olabilmektedir. En çok kullanılan 10'dan fazla kullanım şeklini, örnek cümleler ile birlikte bu yazıda ele alıyoruz.

Do does kullanımı

1. Do, Does Şeklinde Kullanımı

I do 
(Yaparım)

You do 
(Yaparsın)

He/She/It does 
(Yapar)

We do 
(Yaparız)

You do 
(Yaparsınız)

They do 
(Yaparlar)

Normalde tüm şahıslar için "do" şeklinde olurken; 3. tekil şahıslar için "does" şeklini alır.

2. Do not, Does not Şeklinde Kullanımı

İngilizce’de fiilleri olumsuz yapmak için not olumsuz ekinden faydalanırız. Bu nedenden dolayı do ya da does şeklindeki fiilleri olumsuz yapabilmek için hemen yanına not ekini yerleştirmeliyiz. Bu durumda do not ve does not ifadelerini elde etmiş oluruz.

I do 
(yaparım)

I do not 
(yapmam)

She does 
(yapar)

She does not 
(yapmaz)

3. Don't, Doesn't

İngilizce do does kullanımı olumsuz cümlelerde kısaltılmış şekilde kullanılır. Bu nedenle do not yerine don’t ve does not yerine doesn’t şeklinde yazılır.

Do not = don’t
Does not = doesn’t

I don’t 
(yapmam)

She doesn’t 
(yapmaz)

4. Geniş Zamanda Kullanımı 

Geniş zamanda düz cümlelerde "to do" fiilini yardımcı fiil olarak kullanmak isteğe bağlıdır. Zorunlu değildir.

Mesela:

I run (koşarım)
I write (yazarım)

Yukarıdaki geniş zamanlı cümleleri kurmak için "do" fiilini yardımcı fiil olarak kullanmadık. Çünkü buna gerek duymadık.

Ama istersek kullanabiliriz ve eğer kullanırsak da yanlış olmaz;

Mesela:

"I run" = "I do run"
"I write" = "I do write"
"I find" = "I do find"

Geniş veya geçmiş zamanda soru cümlesi veya olumsuz cümle kurmak istediğimizde ise do kullanmamız gerekmektedir.

Örnekler;

I do.
(yaparım)

Bu cümlede to do fiili 1. tekil şahsa göre çekimlenmiş olup, ana fiil olarak geniş zamanda kullanılmıştır.

She does .
(yapar)

Bu cümlede ise 3. tekil şahsa göre çekimlenmiştir ve yine ana fiil olarak geniş zamanda kullanılmıştır.

Do I go to school? 
(Okula gider miyim?)

Bu cümlede to do fiili 1. tekil şahsa göre çekimlenmiş olup, yardımcı fiil olarak kullanılmıştır.

Peki bu cümlede to do fiilinin yardımcı fiil olarak kullanıldığını nasıl anlıyoruz?
Cevap: "do" yardımcı fiili olmasaydı, cümle soru cümlesi olamazdı.

I didn’t go to school. 
(Okula gitmedim)

Yukarıdaki cümlede did olarak çekimlenmiştir çünkü cümle geçmiş zamanlı olduğu için. Did not ile birlikte kullanılmıştır çünkü cümle olumsuzdur. Bu cümlede de to do, yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Çünkü to do’nun bu cümledeki görevi geçmişte yapılmamış bir eylemi ifade etmektir.

5. Did + mastar fiil Şeklinde Kullanımı

To do fiilinin geçmiş zamanlı hali olan "did", fiilin yalın hali ile birlikte de kullanılabilmektedri.

Mesela; I did like your car. Şeklinde bir cümle (arabanı beğendim) şeklinde çevrilir ama bu cümlede verilmek istenen asıl mesaj, daha doğrusu vurgulanmak istenen asıl şey “beğenmek” fiilidir.

O yüzden bu tarz bir cümleden kesinlikle beğendim, hiç kuşkun olmasın gibi bir anlam çıkartmamız gerekir.

Örnek;

She did like her new pencil. 
(O yeni kalemini beğendi)
(kesinlikle beğendi, kuşkunuz olmasın, emin olabilirsiniz)

I did clean my room. 
(Odamı temizledim)
(emin olabilirsin)

Bu tarz cümlelerde dikkat edilmesi gereken önemli ayrıntı; did ifadesinden sonra ana fiilin mastar halde kullanıldığıdır. Bu tarz kullanımda ana fiilin geçmiş zamanda yapılmış olduğunu hem de fiilin vurgulanmış olduğunu anlamamız gerekir.

6. Emir, rica ve davet cümlelerinde Do Kullanımı

Bu tarz cümleler do ile başlar ve do dan sonra fiil getirilerek cümle kurulur.

Örnekler;

Do come in!
(İçeri gir)

Do go to school! 
(okula git)

Do take money!
(parayı al)

Aynı şekilde olumsuz rica ya da emir cümleleri de kurabiliriz.

Örnekler;

- Don’t go to school!
(okula gitmek)

- Don’t leave me alone! 
(beni yalnız bırakma)

- Don’t touch me!
(bana dokunma)

7. Kısa Cevap

Do does ingilizce konu anlatımı ayrıca do fiilinin kısa cevaplar vermek için kullanıldığına da değinmek gerekir. Özellikle gündelik konuşmalarda bu çok sık yapılan birşeydir. İki kişi iletişim kurarken, birisi diğerine do ile başlayan bir soru sorduğu zaman, bu soruya cevap vermenin en kestirme yolu do ile cevap vermektir.

Örnekler;

Soru:
Do you sleep everyday? 
(Her gün uyur musun?)

Olumlu cevap:
Yes, I do.
(Evet, uyurum)

Olumsuz cevap:
No, I don’t 
(Hayır, uyumam)

Geçmiş zamanlı soru:
Did you sleep last night? 
(Geçen gece uyudun mu?

Olumlu cevap:
Yes, I did. 
(Evet, uyudum)

Olumsuz cevap:
No, I didn’t. 
(Hayır, uyumadım)

8. Kısa Soru

Do does dont doesnt konu anlatımı ayrıca soru cümleleri olarak da bilinmesi gereken ifadelerdir. Çünkü dont ve doesnt ifadeleri ile soru sorduğumuzda, karşı taraftan kesin bir onay beklediğimiz anlaşılır.

Örnekler;

- You go to school, don’t you? 
(Okula gidiyorsun, değil mi?

- He doesn’t stay in house, does he? 
(O evde kalmıyor, değil mi?)

9. Kısa Onay Cevabı

Aynı şekilde ingilizce does kullanımı onay verme anlamında da kullanılmaktadır.

Örnekler;

Düz olumlu ifade:
She likes to drink milk. 
(O süt içmeyi sever)

Onaylayan cevap:
Yes, she does. 
(Evet, sever)

Onaylamayan cevap:
No, she doesn’t. 
(Hayır, sevmez)

10. So + do/does Kullanımı (de, da)

Ayrıca so + does şeklinde kullanımlarda de, da anlamı ortaya çıkarılır.

Örnekler;

- She likes to drink milk. So does Alex. 
(O süt içmeyi sever. Alex de öyle)

- We need to go school. So does they. 
(Okula gitmemiz lazım. Onlar da öyle)

- I need to buy a new umbrella. So does you. 
(Yeni bir şemsiye almam lazım. Senin de öyle)

- She doesn’t want to eat. Neither do we. 
(O yemek istemiyor. Aynı şekilde biz de)

11. Doing Şeklinde Kullanımı

Ana fiil olarak, Şimdiki Zaman cümlelerinde "-ing" ekini alarak "doing" şeklinde kullanılır. Bu şekilde kullanıldığında, tıpkı diğer tüm fiiller gibi "to be" yardımcı fiili ile birlikte kullanılır.

- I am doing my job. 
(İşimi yapıyorum)

- You are doing nothing. 
(Hiçbirşey yapmıyorsun)

Son olarak konu ile ilgili anlamadığınız yerler veya sormak istediğiniz sorular olursa, aşağıdaki yorum kısmından bana sormaktan çekinmeyin.

26 Ocak 2020 Pazar

Have ile ilgili Cümleler ve Anlamları

Have kullanımı İngilizce’de oldukça fazladır. Bu nedenle have ile ilgili cümleler ve anlamları işinize çok yarayacak. Çünkü kullanım şekillerini gördüğünüzde, have fiilinin nasıl ve ne şekilde kullanıldığını da daha net bir şekilde anlamış olursunuz.

Daha önce have fiilinin kullanımı ile ilgili bir yazı yazmıştım. O yazıda da söylediğim gibi; have fiili hem normal hem de yardımcı olarak kullanılabilen bir fiildir. İşte bu yüzden have fiilinin kullanıldığını cümleleri incelerken, o cümlede esas fiil olarak mı yoksa yardımcı fiil olarak mı kullanıldığını da dikkate alırsanız, konuyu daha net bir şekilde anlamış olursunuz.

Ben zaten sizlere aşağıdaki örnek cümlelerin her birisi için açıklama yapacağım. Bu sayede o cümleleri net bir şekilde anlayabileceksiniz. Hazırsanız, başlayalım.



Have ile ilgili cümleler ve anlamları aşağıdadır;

I have.
(Sahibim.)

Yukarıdaki örnek cümlede have fiili “ana fiil” olarak, “sahip olmak” anlamında kullanılmıştır.

I have cat.
(Kedim var.)

Bu örnek cümlede de tıpkı ilk örnek cümlede olduğu gibi; have fiili ana fiil olarak, sahip olmak anlamında kullanılmıştır. Bu tarz kullanımlarda have fiilinden sonra isim türünden bir sözcük yazdığımızda, o yazdığımız isim türünden sözcüğe sahip olduğumuzu ifade edebiliyoruz. Örnekteki cümlede “cat” kelimesi getirilmiş.

I have a cat. 
(Bir kediye sahibim.)

Bu örnek cümlenin, ikinci örnek cümleden tek farkı “a” ön takısı almış olmasıdır. “a” ön takısı, “bir” anlamı vermiştir. Böylece cümlenin anlamı; herhangi bir kediye sahibim anlamına gelmiştir. Bu tarz cümleler aynı zamanda “bir kedim var” şeklinde de çevrilebilir.

I have a book. 
(Bir kitaba sahibim.)

Tıpkı üçüncü cümlede olduğu gibi, bu cümlede de bir kitaba sahibim cümlesi “bir kitabım var” şeklinde ifade edilebilir. Her iki kullanım da uygundur. Burada bilinmesi gereken temel nokta ise bu tarz cümlelerde have fiilinin esas fiil olarak, “sahip olmak” anlamında kullanıldığıdır.

You have an umbrella.
(Bir şemsiyen var.)

Bu cümlede “an” ön takısı kullanılmıştır. Bildiğiniz gibi; sesli harfle başlayan isim türünden kelimeler için “an”, sessiz harfle başlayan isim türünden kelimeler için ise “a” ön takısı kullanılmaktadır.

Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir diğer önemli nokta ise you öznesinden sonra have fiilinin, tıpkı I öznesinden sonraki hali gibi kullanıldığıdır. İşte bu yüzden bilmeniz gereken şu dur ki; have fiili, geniş zamanda, sahip olmak anlamında kullanıldığında 1. 2. tekil ve 1. 2. 3. çoğul şahıslar için “have” şeklinde, 3. tekil şahıslar için ise “has” şeklinde kullanılır. Aşağıdaki örnek cümleye bakınız.

She has beautiful hair. 
(O’nun güzel saçları var.)

Bu cümlede fark ederseniz have fiili, has şeklinde yazılmış. Çünkü daha önce de belirttiğim gibi 3. tekil şahıslar için have fiili, “has” şeklinde yazılır.

I had a computer. 
(Bir bilgisayarım vardı.)

Bu örnek cümlede have fiili, had şeklinde yazılmıştır çünkü geçmiş zamanlı bir cümledir. Daha önceki zamanlarda sahip olunan birşeyi ifade etmek istediğimizde have fiilinin geçmiş zamanlı halini kullanmamız gerekir.

We had a car. 
(Bir arabamız vardı.)

Fark ederseniz bu cümlede de have fiili had şeklinde yazılmıştır. Özne 1. çoğul şahıs olmasına rağmen, have fiilinin yazılışında herhangi bir farklılık yoktur. 7. örnek cümlede 1. tekil şahıs için had şeklinde yazmıştık ve bu örnek cümlede de aynı şekilde had şeklinde yazıyoruz. Çünkü have fiilinin geçmiş zamanlı hali olan “had” şekli tüm özneler için aynı şekilde yazılır.

I have gone to the school today. 
(Bugün okula gittim)

Bu örnek cümlede have fiili yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Ana fiilin şimdiki bitmiş zamanda gerçekleştirilmiş olduğunu ifade etmektedir. Bu cümlede ana fiil 3. haldedir. Bu cümlenin yukarıdaki diğer cümlelerden en önemli farkı ise have fiili “sahip olmak” anlamında değil, geçmiş zamanı belirtmek amacıyla yardımcı fiil olarak kullanılmıştır.

I had seen my english teacher in school. 
(İngilizce öğretmenimi okulda görmüştüm.)

Bu cümlenin yukarıdaki cümleden farkı ise have yardımcı fiili, had şeklinde yazılmıştır. Bu da cümledeki ana fiilin geçmişte bitmiş zaman diliminde gerçekleştirildiği anlamını vermektedir.

I will have seen my english teacher today in school. 
(Bugün okulda ingilizce öğretmenimi görmüş olacağım.)

Bu cümlede de have fiili yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Gelecekte bitmiş zamanı ifade etmektedir.

I have to write my book. 
(Kitabımı yazmak zorundayım.)

Bu cümlede have zorunluluk anlamında kullanılmıştır. Have fiilinden sonra ana fiili mastar halinde yazarak, bu tarz cümleler oluşturabiliriz.

I have my room cleaned. 
(Odamı temizlettim.)

Bu cümlede have fiili, başkasına yaptırılmış ya da başkası tarafından yapılmış bir eylemi ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Bu tarz cümlelerde have fiilinden sonra diğer özneler yazılır ve ana fiil 3. geçmiş zaman halde cümlenin en sonuna gelir.

I have lunch 
(Öğle yemeği yerim.)

Burada have ile birlikte fiil kullanılmıştır. Anlam olarak bir fark yoktur.

I am having lunch
(Öğle yemeği yiyorum.)

Bu cümlenin yukarıdaki cümleden farkı ise yukarıdaki cümlenin geniş, 15. cümlenin ise şimdiki zamanda kurulmuş olmasıdır. Bu nedenle have fiili, şimdiki zaman eki olan -ing ekini alarak having olmuştur.

Evet have ile ilgili cümleler ve anlamları bu şekilde sıralandırdım. Bu konuda anlamadığınız birşey varsa, aşağıdaki yorumlar kısmından bana sormaktan çekinmeyin. Ayrıca daha önce İngilizce have kullanımı ile ilgili bir konu yazmıştım, o konuya da mutlaka bakmanızı öneririm.

25 Ocak 2020 Cumartesi

Have Kullanımı

Have kullanımı oldukça sıktır. İngilizce’de en çok kullanılan yardımcı fiiller arasında gelmektedir. Daha önceki konuda sizlere to be yardımcı filinin kullanımından bahsetmiştim. Bu konuda ise have yardımcı fiilinin kullanımından bahsedeceğim.

Have oldukça farklı şekillerde kullanılmaktadır. Hem ana hem de yardımcı fiil olarak kullanımı söz konusudur. Bu yazıda zaten tüm bu kullanım çeşitlerini örnek cümleler ile birlikte vereceğim. Bu sayede konuyu daha net anlayacaksınız.


1. Sahip Olmak Anlamında


Have yardımcı fiili, sahip olmak anlamında kullanılır.

Örnekler:

- I have a book.
(Bir kitabım var.)

- You have a car.
(Bir araban var.)

- She has a pencil.
(Bir kalemi var.)

Yukarıdaki örnek cümleler şimdiki zaman/geniş zaman dilimine aittir. Aynı cümleleri geçmiş zamanda yazacak olursak, aşağıdaki gibi olur;

- I had a book.
(Bir kitabım vardı.)

- You had a car.
(Bir araban vardı.)

- She had a pencil.
(Bir kalemi vardı.)

Bilmeniz gerekenler;

1. Sahip olmak anlamında kullanıldığında “ana fiil” olarak kullanılmış olur.
2. Ana fiil olarak, geniş ya da geçmiş zaman dilimlerinden birisinde kullanılır.
3. Geniş zamanda çekimlenirken sadece 3. tekil şahıslar (He/She/It) için “has” şeklindedir. Diğer şahıslarda değişmez, aynen "have" şeklindedir.
4. Geçmiş zamanda ise “had” olur. Tüm şahıslar için (çoğul da dahil) bu şekilde kullanılır.

Ayrıca have fiili, sahip olmak anlamında got ile birlikte de kullanılır. Anlam olarak bir farkı yoktur.

Örnekler;

- I have got a book.
(Bir kitabım var.)

- She has got a pencil.
(Bir kalemi var.)

2. Bitmiş Zamanlı Cümleler Oluşturmak


İngilizce have kullanımı bitmiş zamanlı cümleler oluşturmak içindir.

Türkçe olarak; okumuştum, görmüştün, gitmiştin şeklinde örneklendirebileceğimiz bitmiş zamanlı cümleleri, İngilizce’de ifade edebilmek için have fiilini yardımcı fiil olarak kullanırız.

Örnek cümleler;

- I have seen my teacher today morning in school. 
(Öğretmenimi bugün sabah okulda gördüm.)

- I had seen my cat today morning in my house. 
(Kedimi bugün sabah evimde görmüştüm.)

- I will have seen my dog today evening in my house. 
(Bugün akşam köpeğimi evde görmüş olacağım.)

Yukarıdaki üç cümlede bitmiş zaman grubundadır ancak zamansal olarak birbirinden farklıdır.

1. Cümle present perfect tense (şimdiki bitmiş) “gördüm”
2. Cümle past perfect (geçmişte bitmiş) “görmüştüm”
3. Cümle future perfect (gelecekte bitmiş) “görmüş olacağım”

To have yardımcı fiili ile geçmiş zamanlı cümleler oluştururken ana fiilin 3. hali kullanılması gerektiğini de unutmayın.

3. “have to” zorunluluk


“Have to” şeklinde bir fiil ile birlikte yazıldığında zorunluluk anlamı verir.

Örnek cümleler;

- I have to go.
(Gitmek zorundayım.)

- I had to go. 
(Gitmek zorundaydım.)

- You have to run. 
(Koşmak zorundasın.)

- We have to write a text. 
(Bir yazı yazmak zorundayız.)

Bu tarz kullanımlarda must yardımcı fiili de benzer bir anlam vermektedir. Ancak must ile have farklıdır. Çünkü have yardımcı fiili ile yapılan bir cümledeki zorunluluk durumu öznenin kendisine bağlı bir durum değil, dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmış bir zorunluluk durumudur.

4. Başkasına yaptırılan işler


have + diğer öğeler + ana fiil (geçmiş zamanlı 3. hali) şeklinde kullanılarak, başkasına yaptırılan işler ifade edilebilir.

Örnekler;

- I have my book read. 
(Kitabımı okuturum.)

- She has her pencil used. 
(Kalemini kullandırır.)

- He has him hair cut. 
(Saçını kestirir.)

- She had her hair washed. 
(Saçını yıkattı.)

Bu cümlelerde have yerine get kullanılabilir. İkisi de aynı anlamı verir.

5. Have + fiil ile kullanımı


Have bir fiil ile birlikte de kullanılabilir. Anlam olarak bir fark yoktur.

Örnekler;

- Have lunch
(öğle yemeği yemek)

- I am having lunch.
(Öğle yemeği yiyorum.)

- I have lunch.
(Öğle yemeği yerim.)

- Have read
(okumak)

- She is having read.
(Okuyor.)

- She had read.
(okudu.)

To be Kullanımı

İngilizce to be kullanımı oldukça fazladır. Hatta öyle ki en temel seviyede İngilizce öğrenmeye başlayan birisi ilk olarak to be fiilini öğrenir. Çünkü to be fiili, en temel fiildir. Bu fiili öğrendiğinizde birçok İngilizce cümleyi kurabilirsiniz.

Bu konuda İngilizce to be fiili kullanım şekillerinden bahsedeceğim. Bilmeniz gereken ilk şey şu ki; “to be” hem normal, hem de yardımcı fiil olarak kullanılabilmektedir.

to be kullanımı

1. “Olmak” Anlamında Kullanımı

Birisinin ya da bir nesnenin birşey olduğundan bahsederken to be fiilini kullanırız. 

Örnekler;

She is a girl.
(O bir kızdır.)

This is blue.
(Bu mavidir.)

I am fine.
(Ben iyiyim.)


2. Going to be

Gelecek zaman cümlesi oluşturmak için to be fiilini "going" ile birleştirip, "going to be" şeklinde kullanabiliriz.

Örnekler;

Don't worry, everything is going to be okay.
(Endişelenme, herşey yoluna girecek.)

Don't knock my door tonight cus I am going to be busy all night.
(Bu gece kapımı çalma çünkü bütün gece meşgul olacağım.)

I believe that you are going to pass the Spanish exam.
(İspanyolca sınavını geçeceğine inanıyorum.)

This is going to be fun.
(Bu eğlenceli olacak.)

3. Şimdiki zaman cümlesi kurmak

To be fiilini şimdiki zaman cümlesi kurabilmek için "yardımcı fiil" görevinde kullanırız.
Bu kullanımda, to be fiiline -ing (-yor) süreklilik eki de eşlik eder.

Böylece esas fiile yardımcı olarak, cümlenin "şimdiki zaman" diliminde kurulabilmesini sağlar.

Örnekler;

She is searching for her book.
(O, kitabını arıyor.)

He is trying to solve this problem since morning.
(Sabahtan beri bu sorunu çözmeye çalışıyor.)

The door is opening.
(Kapı açılıyor.)

4. Edilgen cümleler kurmak

Öznesi tam belirgin olmayan cümlelere edilgen cümleler denir. 

Örneğin; pencereler kapandı, okullar açıldı, yer temizlendi.
Bu tarz cümleleri kurabilmek "to be" fiilini kullanırız.

Örnek cümleler;

Windows were closed. 
(Pencereler kapandı)

Window was closed. 
(Pencere kapandı)

Window is closing. 
(Pencere kapanıyor)


Önemli noktalar;

- To be yardımcı fiili, ana fiilin zamanına göre çekimlenmelidir. 
(mesela 3. örnek cümlede is olarak kullandık çünkü şimdiki zaman ama 1. ve 2. cümlelerde were ve was olarak kullandık çünkü geçmiş zaman)

- To be yardımcı fiili öznenin tekil mi çoğul mu olduğuna göre çekimlenmelidir. 
(Mesela 1. cümlede özne çoğul olduğu için were, 2. ve 3. cümlelerde ise özne tekil olduğu için was ve is olarak kullandık)

- Eğer fiil geçmiş zamanlı olacaksa, fiilin past participle (yani geçmiş zamanlı üçüncü hali) kullanılmalıdır. 
(mesela örnekteki cümlede close fiilinin üçüncü hali olan closed kullandık)


5. Emir cümlesi

To be yardımcı fiili ile emir ya da gereklilik anlamı veren cümleler de kurulabilir. 
Bunun için geniş zamanlı halini, ana fiilin önünde yazmamız gerekir.

Örnekler;

She is to wait .
(O beklemelidir)

I am to go.
(Gitmeliyim)

You are to take the money.
(Parayı almalısın)

The party is to end.
(Parti bitmeli.)

Önemli hususlar;

- Bu cümlelerde ana fiil mastar halinde kullanılmalıdır. 
[örnek cümlelerde olduğu gibi; to wait (beklemek), to go (gitmek), to take (almak)]

- To be yardımcı fiili özneye göre, geniş zamanda çekimlenmelidir. 
(örnek cümlelerdeki gibi; is, am, are)

6. -mek, -mak üzere

Çok yakında, birazdan gerçekleştirilecek olan eylemleri ifade etmek için "-mek, -mak üzere" anlamında kullanabiliriz.

Bunun için to be + about to yapısı kullanılır.

Örnekler;

She is about to run. 
(O koşmak üzeredir)

I am about to go.
(Gitmek üzereyim)

They are about to drink water.
(Su içmek üzereler)

7. There is, There are

There” ifadesi ile birlikte, bir yerde birşey olduğu ya da olmadığı söylenebilir.

Örnekler;

There is no way to go. 
(Gidecek yol yok)

There is love in the air.
(Havada aşk kokusu var.)

There is a house in the city.
(Şehirde bir ev var)

There is a pencil on the table.
(Masanın üzerinde kalem var)

There are boxes on the table.
(Masanın üzerinde kutular var)

Bu cümlelerde; tekil için “there is”, çoğul için “there are” kullanıldığını dikkate alalım.


8. Durum belirtmek

It’s + sıfat kalıbı ile birlikte bir durum ifade edilebilir.

Örnekler;

It’s hard to say goodbye. 
(hoşçakal demek zordur)

It’s sunny here. 
(burada hava güneşlidir)

It’s difficult to understand this problem. 
(bu problemi anlamak zordur)

It’s easy to solve this problem. 
(bu problemi çözmek kolaydır)

9. Being olarak kullanımı

Being, to be fiilinin "-ing" gerund (isim fiil) ekini alarak; fiil türünden, isim türüne dönüşmüş halidir.

Being a teacher is good.
(Öğretmen olmak iyidir)

Being alone
(Yalnız olmak)

Being sick for a week.
(Bir hafta boyunca hasta olmak)

10. Being + geçmiş zamanlı fiil

Being + fiil (geçmiş zamanlı halı) şeklinde kullanılarak, şu an gerçekleşmekte, olmakta olan birşeyi ifade edebiliriz.

Örnekler;

Being processed 
(İşlenmekte)

Being loaded 
(Hazırlanmakta)

Being done 
(Yapılmakta)

Being discussed 
(Tartışılmakta)

11. To be (olmak) olarak kullanımı

-mek, -mak için anlamında cümleler kurmak için kullanabiliriz.

Örnekler;

To be rich, we need to work. 
(Zengin olmak için çalışmamız lazım.)

To be honestly; we need a car. 
(Dürüst olmak gerekirse; bir arabaya ihtiyacımız var.)

We need to go school, to be a doctor.
(Bir doktor olmak için okula gitmemiz gerekir)

22 Ocak 2020 Çarşamba

İngilizce yardımcı fiiller

İngilizce yardımcı fiiller başka bir fiile yardımcı olan fiilerdir.

Peki bir fiil, neden başka bir fiile yardımcı olur?

Şöyle açıklayabiliriz;

- O fiilin gerçekleştirilme zamanının belirlenebilmesi için,
- O fiilin verdiği anlamı güçlendirmek için,
- Soru cümlesi kurmak için.

İngilizce yardımcı fiiller

Yardımcı fiillerin farklı görevler üstlenerek, diğer fiillere yardımcı olurlar. Yardımcı fiilleri "cümlenin zamanını belirleyenler" ve "cümlenin şekline etki edenler" olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

1. Cümlenin zamanını belirleyen yardımcı fiiller


İngilizce bir cümleyi kurarken, o cümleyi hangi zaman diliminde kuracağımızı da belirlememiz gerekir. Eğer İngilizce zamanlar konusunu biliyorsanız, İngilizce'de 6 Simple, 6 Perfect olmak üzere toplamda 12 adet zaman dilimi olduğunu da biliyor ya da hatırlıyorsunuzdur.

İşte bu 12 adet zaman dilimlerinden bazılarında, cümle kurabilmek için yardımcı fiil kullanmamız gerekmektedir. Yani bazı zaman dilimlerinde sadece tek bir fiili (ki bu ana fiildir) kullanarak cümlemizi kurabiliyorken, bazı zaman dilimlerinde ise sadece ana fiil ile o cümleyi kuramayız.

Örneğin Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman) diliminde bir cümle kurmak istediğimiz zaman herhangi bir yardımcı fiile ihtiyaç duymayız. "I read." (okurum.) şeklinde cümlemizi kurarız.

Ama eğer Simple Present Contunious Tense (Şimdiki Zaman) diliminde bir cümle kurmak istiyorsak, işte bunun için yardımcı fiil kullanmamız gerekir ve kurallar gereği, bu zaman diliminde cümle kurmak için belirlenmiş olan fiil "to be" fiilidir. 

"to be" fiili, şimdiki zaman diliminde bir cümle kurmaya çalıştığınız zaman yardıma koşar ve kurmaya çalıştığınız cümlede kullandığınız ana fiile yardımcı olur. Böylece şimdiki zaman diliminde cümleyi kurmuş oluruz.

Örneğin "to read" (okumak) fiilini kullanarak "okuyorum" şeklinde bir şimdiki zaman cümlesi kuracak olursak, bu cümlede kullanmamız gereken kelimeler aşağıdaki gibi olacaktır;

I < şahıs zamiri
to read (okumak) < ana fiil
to be < yardımcı fiil
-ing < şimdiki zaman eki

Bu kelimeleri doğru bir sıralamayla yerleştirelim;

Özne + yardımcı fiil + ana fiil + ing eki
I + am + read + ing

I am reading.
(okuyorum.)

Gördüğünüz gibi "to be" fiili sayesinde "şimdiki zaman" diliminde cümle kurmuş olduk. Bu arada "to be" fiilinin "am" şekline dönüştüğünü de fark etmişsinizdir. Bunun nedeni ise cümlenin öznesinin 1. tekil şahıs olmasından kaynaklıdır. Eğer cümlenin öznesi 2. tekil şahıs olsaydı, bu durumda "are" olacaktı.

Tıpkı "to be" fiilinin, Simple Present Tense (Şimdiki Zaman) cümlesi kurabilmemiz için bizlere yardımcı oluyor olması gibi; "to do," "will", "have" fiilleri de diğer farklı zaman dilimlerinde bizlere yardımcı olmaktadırlar.

"will" gelecek zaman cümlesi,
"have" perfect tense cümleleri,
"to do" geçmiş zaman cümleleri kurabilmemiz için bize yardım eder

Gördüğünüz gibi yardımcı fiiller aslında çok yardımsever fiiller. Bu fiilleri aslında sevmemiz gerekir çünkü bizlere İngilizce cümle kurarken çok yardımcı oluyorlar.

Hangi fiilin, hangi zaman diliminde bizlere yardımcı olduğunu öğrenmek için ise sadece birkaç tekrar yapmanız yeterli olacaktır. Zamanla zaten hepsine aşina olacaksınız. (zamanla derken aylar, yıllar boyu sürmez merak etmeyin sadece 1 ay gibi bir sürede tüm yardımcı fiillere hakim olabilirsiniz.)

Şimdi, cümle zamanını belirlemek konusunda bizlere yardımcı olan bu fiilleri kısaca tek tek tekrar ele almak istiyorum. Eğer siz tekrar okumak istemezseniz, sayfayı direkt taa aşağı doğru kaydırarak; "Cümlelerin şekline etki eden yardımcı fiiller" başlığına gidebilirsiniz.

to be


Şimdiki Zaman (Simple Present Cont. Tense) cümlesi kurabilmek için "to be" fiilini yardımcı fiil olarak kullanmamız gerekir.

I am listening music.
(Müzik dinliyorum.)

Yukarıda "şimdiki zaman" diliminde kurulmuş bir cümle var.

Bu cümlenin kurulabilmesi "to be" fiili ile mümkün olmuştur eğer "to be" fiili olmasaydı, şimdiki zaman cümlesi kuramazdık.

She is searching for you.
(O, seni arıyor.)

Gördüğünüz gibi "to be" yardımcı fiili, şahsa göre şekil değiştirmektedir. Ayrıca ana fiile "-ing" (-yor) süreklilik (şimdiki zaman) ekinin eklendiğini de göz önünde bulunduralım.

Geçmişte Süreklilik Bildiren Zaman (Simple Past Cont. Tense) diliminde cümle kurarken de yine "to be" fiili yardımcı fiil olarak kullanılır.

I was listening music.
(Müzik dinliyordum.)

Bu örnek cümlede "to be" fiili, yardımcı fiil olarak kullanılmıştır ve bu sayede cümlenin "Simple Past Cont. Tense" zaman diliminde kurulabilmesi sağlanmıştır.

"To be" fiili yine özneye göre şekil almıştır ancak bu defa aldığı şekil geçmiş zaman şeklidir. Eğer özne çoğul bir şahıs olsaydı was yerine were kullanılırdı.

They were dancing here.
(Onlar burada dans ediyorlardı.)

Yukarıdaki cümlede özne çoğul şahıs olduğundan; was yerine were kullanılmıştır.

Sonuç olarak;

To be fiilini "Şimdiki Zaman" ve "Geçmiş Zamanda Süreklilik" zaman diliminlerinde cümleler kurabilmemiz için "yardımcı fiil" olarak kullanırız.

To be fiili bu şekilde kullanıldığı zaman, sahip olduğu anlamını (olmak) yitirir ve anlamından bağımsız bir şekilde işlev görerek, sadece ilgili fiile yardımcı olmak ve o fiilin ilgili zaman dilimlerine göre çekimlenmesini sağlama görevini üstlenir.

To be aynı zamanda soru cümlesi kurmak için de kullanılır. Bunun için cümlenin en başında kullanılır.

Were they dancing here?
(Onlar burada dans ediyorlar mıydı?)

Is she searching for her book?
(O, kitabını mı artıyor?

Not : to be fiili yardımcı fiil olarak değil, ana fiil olarak kullanıldığında "olmak" anlamını verir. Yardımcı fiil olarak kullanıldığında esas anlamından sıyrılarak, "yardımcı olma" görevini üstlenir.


to do



To do fiili, Geçmiş Zaman (Simple Past Tense) cümlelerinin olumsuz olarak kurulabilmesi için ana fiile yardımcı olur.

I didn't want to see you.
(Seni görmek istemedim.)

Bu cümlede "to do" fiili, yardımcı fiil görevini üstlenmiş ve not olumsuzluk eki ile birleşerek "to want" (istemek) fiilinin geçmiş zamanda olumsuzluk bildirmesini sağlamıştır.

Hatırlarsanız "to be" fiilinin de geçmiş zaman diliminde kullanılarak, ilgili fiilin geçmiş zamanda olumsuzluk bildirmesini sağladığından bahsetmiştik.

Yani geçmiş zamanda hem to be hem de to do aslında aynı görevi üstlenirler.

Aralarındaki tek fark ise;
- "to be" yüklemi "isim, sıfat" türünden olan cümlelerde,
- "to do" yüklemi "fiil" türünden olan cümlelerde kullanılır.

I was not happy.
(Mutlu değildim.)

They didn't do anything to be happy.
(Onlar mutlu olmak için birşey yapmadı.)


will - shall



will ya da shall (ikisi de aynı ancak will daha çok kullanılıyor) bir fiilin gelecek zamanda gerçekleştirileceğini bildirmek için kurulan gelecek zaman cümlelerinde yardımcı fiil olarak görev alır.

They will fly.
(Onlar uçacak)

I shall be waiting for you.
(Seni bekliyor olacağım.)

Ne will ne de shall, her ikisi de özneye göre değişmez. Özne kaçıncı şahıs olursa olsun hep aynı kalır.

I will find.
(Bulacağım.)

You will find.
(Bulacaksın.)

They will find.
(Bulacaklar.)

will ya da shall, Türkçeye "-ecek, -acak" şeklinde çevrilebilir. Türkçedeki gelecek zaman ekinin tam karşılığıdır.

Tıpkı "to be" ve "to do" fiilleri gibi "to will" fiili de gerçek anlamı olan bir fiildir fakat  "to be" ve "to do" fiilleri gerçek anlamıyla "ana fiil" olarak birçok farklı cümle yapısında kullanılmasına rağmen "will" ya da "shall" fiili gerçek anlamında pek kullanılmaz. 

Bu nedenden dolayı bir yerde "will" ya da "shall" gördüğünüzde aklınıza direkt olacak "gelecek zaman (-ecek, -acak)" gelmesi hiç de yanlış olmayacaktır.

have


Perfect tenses (bitmiş - mükemmel zamanlar) için have kullanılır.

I have gone to school.
(Okula gittim.)
[Present Perfect]

I have been going to school.
(Okula gitmekteyim.)
[Present Perfect Continuous]

Past Perfect zaman diliminde "to be" (been), "have" yardımcı fiiline eşlik etmektedir.

I had gone to school.
(Okula gitmiştim.)
[Past Perfect]

I had been going to school.
(Okula gidiyordum.)
[Present Perfect Continuous]

Bu zaman diliminde "to be" (been) yardımcı olur.

I will have gone to school.
(Okula gitmiş olacağım.)
[Future Perfect]

Bu zaman diliminde "will" eşlik eder.

I will have been going to school.
(Okula gidiyor olacağım.)
[Future Perfect Continuous]

Bu zaman diliminde "will" ve "to be" eşlik eder.


2. Cümlenin şekline etki eden yardımcı fiiller (ki bu fiiller modal fiiller olarak bilinirler)


Modal fiiller diğer fiillere yardımcı olarak, onların verdikleri anlamı güçlendirmektedir.

Mesela bir ricada bulunmak istediğimiz zaman kullanacağımız fiilin de "rica" anlamını vermesi gerekir halbuki birinci grupta incelediğimiz yardımcı fiillerin görevi fiillerin belirli zaman dilimlerinde gerçekleştirilebilmesini sağlamaktı. 

Eğer bir fiilin verdiği anlamı güçlendirmek istiyorsak, ilk grupta ele aldığımız fiiller bizim işimize yaramaz ancak bu grupta ele alacağımız fiiller ise işimize yarayacak.

Mesela to listen (dinlemek) fiilinin yapılabilirliğini vurgulamak istiyorsam can kullanırım.

Buna göre;

Can I listen?
(Dinleyebilir miyim?)

She can listen music.
(O, müzik dinleyebilir.)

Gördüğünüz gibi "can" yardımcı fiilini kullanarak, fiilin yapılabilirliğini vurgulamış olduk.

Başlıca modal fiiller aşağıdaki gibidir;

may : -ebilmek
can : -ebilmek


May i help you?
(Size yardım edebilir miyim?)

Can i help you?
(Yardımcı olabilir miyim?)

 "May" kibarca kurulan rica cümlelerinde, "can" ricadan ziyade "-ebilirlik" vurgulanan cümlelerde kullanılır.


need : .... lazım .... gerek



You need to give me your phone number.
(Bana telefon numaranı vermen lazım.)

need, yukarıdaki örnek cümlede olduğu gibi, yardımcı fiil olarak kullanıldığında; yardımcı olduğu esas fiilin mastar halde (to ile) kullanımı gerekir.

I need to turn on my computer firstly.
(İlk olarak bilgisayarımı açmam gerekir.)

used : .... idik

We used to watch the stars together.
(Birlikte yıldızları izlerdik.)

used, tıpkı need gibi fiilin mastar hali ile kullanılır.
used, yardımcı fiil olarak, sadece geçmiş zamanlı cümlelerde kullanılır.


have to : ... zorunda...



I know
(Biliyorum.)

I have to know.
(Bilmek zorundayım.)

must : -meli, -malı

I know
(Biliyorum.)

must know.
(Bilmeliydim.)

dare : ...e cesaret etmek

I admit my feelings.
(Hislerimi itiraf ederim.)

I dare to admit my feelings.
(Hislerimi itiraf etmeye cesaret ederim.)

I can't dare to admit my feelings to her.
(Hislerimi ona itiraf etmeye cesaret edemem.)

Sonuç olarak İngilizce yardımcı fiiller; cümlenin zamanını kurmak için kullanılanlar ve fiilin verdiği anlamı güçlendirenler olmak üzere iki ana grupta ele alınabilir.

20 Ocak 2020 Pazartesi

İngilizce ismin halleri

İngilizce ismin halleri konusunu anlayabilmek için ismin ne olduğunu bilmemiz gerekir. 

Kısaca; evrende gördüğümüz ya da görmediğimiz şeyleri ifade etmek için kullandığımız kelimelere isim denir. (Örn. hava, su, elektrik, boya, matematik...)

İsmin halleri ise; isim türünden kelimelerin cümle içerisinde kullanılması durumunda sahip oldukları haldir.

Yani aslında isim türünden kelimeyi herhangi bir cümle içerisinde kullanmadığımızda, herhangi bir hale girmemiş olur ancak cümle içerisinde kullandığımızda ise hal değişikliği olur.
İngilizce ismin halleri


İngilizce ismin halleri farklı şekillerdedir. Bu yazıda en çok lazım ve önemli olan şekilleri ele alacağım.

1. Birşeye yönelme hali (-a, -e hali)


İsimleri bu hale dönüştürerek, birşeye yöneldiğinizi ifade edebilirsiniz.
Yönelme hali (-a, -e hali) "to" edatının kullanılması ile olur.

Book
[normal hal]

Can I look at to this book?
(Bu kitaba bakabilir miyim?)

Gördüğünüz gibi "book" (kitap) kelimesi cümle içerisinde kullanıldığında yönelme (a haline) dönüşmüştür.

2. Belirtme hali (-ı, -i hali)


İsimleri bu hale dönüştürdüğünüzde ise belirtmiş olursunuz. 

Yine book kelimesi üzerinden bir örnek verelim;

Book (kitap)
[normal hal]

I am getting this book.
(Bu kitabı alıyorum)

Bu cümlede book kelimesinin ı haline dönüştüğünü görüyoruz. Bunu hem cümlenin kurulma şeklinden hem de book kelimesinin önünde kullanılan "this" kelimesinden anlıyoruz.

Aslında bu hal, ele aldığımız bir önceki yönelme hali ile çok benzer ve hatta karıştırılan hallerdir ama bunun bir önemi yok. 

Teknik olarak her ikisi de aynı amaca sahip diyebiliriz. Bu nedenle hangisi belirtme, hangisi yönelme hali diye özellikle düşünmenize ve öğrenmenize gerek yok.

Fakat belirtme halinin farkı ise "-ı, -i hali" olması ve bu halin elde edilebilmesi için "to" kullanılmıyor olmasıdır (zaten to kullanırsak o "-a, -e" hali olur.) 

Sonuç olarak Türkçede isim türünden bir kelimenin "-ı, -i" haline dönüşmesi için "-ı, -i" ekleri kullanılıyor olsa da İngilizcede bir kelimenin "-ı, -i" haline dönüşmesini sağlayan özel bir kelime ya da ek yok. Sadece cümle içerisindeki kullanım şeklinden bunu anlıyoruz.

Örnekler:

Leave your book to table.
(Kitabını masaya bırak.)

Yukarıdaki cümlede ismin e hali (masaya) "to" (-e, -a) ile yapılmıştır.

Can you give me the book?
(Kitabı bana verir misin?)

Yukarıdaki cümlede ismin i hali (kitabı) "the" (-i, -ı) ile yapılmıştır.

Bazen, cümlede "to" edatından önce "the" ya da "this" kelimeleri gelebilir. Bu durumda da "to" nun isme kazandırdığı "-e, -a" halinin değişmediğini söyleyebiliriz.

Örnek;

Look at to the house.
(Eve bak.)

Bu durumda "the" tanım edatı olarak görev alır. Yani bahsedilen şeyin "bilinen bir şey" olduğunu ifade eder. Yönelme anlamı vermez ve ismin şeklini de etkilemez.

Ama bu tarz ifadelerde "to" ise yine yönelme anlamı verir ve ismin "a" haline dönüşmesini sağlar.

3. Ait olma hali -nin, -nın hali


İsmin -nin, -nın halleri "of" ya da 's eklerinin kullanımı ile yapılır.
İnsan ve hayvanlar için 's, cansızlar için of kullanılır. 

Örnekler:

Maria's book.
(Maria'nın kitabı)

Maria's house.
(Maria'nın evi)

Dog's feed.
(Köpeğin yemi)

The door of house.
(Evin kapısı.)

The morning of a brand new day.
(Yepyeni bir günün sabahı)

4. Bir yerde bulunma hali (-da, -de hali)


at, in, on kullanılarak isim -da, -de haline dönüşür.

Örnekler;

at the store
(mağazada)

on the bus
(otobüste)

in İstanbul
(İstanbulda)

Örneklerde gördüğümüz üzere at, on, in kullanılan isim türünden kelimeler "-da, -de" bulunma hali belirtmişlerdir.

Kafa ütüleyen alakasız bilgi : bulunma halini ifade eden at, on, in edatları, zaman bildiren kelimeler ile birlikte kullanılarak zaman zarfları elde edilebilmektedir. (Zaman zarfları, bir cümlede gerçekleştirilen eylemin, gerçekleştirilme zamanını ifade eden kelimelerdir.)

Örneğin "time" (zaman) kelimesi başlı başına bize zaman ifade eden bir kelimedir. Bu kelimeyi "at" edatı ile birlikte kullanarak "at the time" şeklinde bir zaman zarfı elde ederiz.

Aynı şekilde "evening" (akşam) kelimesini de "at" ile kullanarak "at the evening" (akşamleyin) şeklinde bir zaman zarfı elde etmiş oluruz.

Sonuç olarak; İngilizce bir cümle kurarken eğer cümlede gerçekleştirilen eylemin, gerçekleştirilme zamanı ile ilgili bir zaman zarfı kullanmanız gerekiyorsa aklınıza bu derste işlediğimiz at, in, on bulunma ekleri gelsin. Bu ekler sayesinde zaman zarfı oluşturabilir ve kurduğunuz cümlede gerçekleştirilen eylemin, gerçekleştirilme zamanına dair ifadede bulunabilirsiniz.

5. Bir yerden ya da şeyden uzaklaşma hali (-den, -dan)


İsim türünden bir kelimeyi bir yerden ya da bir şeyden uzaklaşma haline dönüştürerek; birşeyden, bir yerden ya da bir kimseden uzaklaştığınızı, kaçındığınızı ifade edebilirsiniz.

Bunu yapmak için "of", "out", "from" edatlarından birisini kullanabilirsiniz.

from

Eğer bir yerden uzaklaşılıyorsa "from" kullanılır.

from İstanbul
(İstanbuldan)

From doğrudan ilgili oldukları isim türünden kelimelerin önünde kullanılabilecekleri gibi, bir fiil ile de eşlik edebilir.

I come from school.
(Okuldan geliyorum.)

of

of bir fiil ile birlikte kullanılır ve genellikle bir durumdan sakınmak anlamında kullanılır

Örneğin "avoid" (kaçınmak) fiili ile birlikte kullanırsak;

avoid of drinking too much 
(fazla içmekten kaçının)

Gördüğünüz gibi "içmek" (fiil değil isim) kelimesini "-den, -dan" haline dönüştürdük.

out

out ile belirli bir yerden çıkma durumunu ifade etmek için, genellikle "go" fiili ile birlikte kullanılır.

Mesela evinizden, arkadaşlarınız ile birlikte dışarı çıktığınızda aşağıdaki cümleyi kurabilirsiniz;

I go out with my friends.
(Arkadaşlarla dışarı çıkıyorum.)

Bu cümlede tahmin edebileceğiniz gibi bir çıkış noktası söz konusudur ama tabii ki cümlede çıkış noktası belirtilmemiştir ama biz "out" kelimesinin kullanılmış olmasından, belirli bir yerden çıkış yapılmış olduğunu anlamaktayız.

Sonuç olarak;

İngilizce ismin halleri konusunu bu şekilde bitiriyorum. Emin olun bu konuda sizlere normalde bilmeniz gerekenden daha fazlasını sundum ve eğer tüm bu bilgilere hakimseniz, İngilizce bir cümle kurarken ya da kurulmuş olan bir cümleyi Türkçeyi çevirirken de ismin halleri ile ilgili herhangi bir sorun yaşamayacaksınız.

Eğer anlamadığınız bir detay varsa ya da belirtmek istediğiniz şeyler de olabilir, bunun için aşağıdaki yorum formunu kullanarak yorumunuzu yazabilirsiniz.

İngilizce sahiplik eki

İngilizce sahiplik eki iki tanedir.

1. of (-nin, -nın)
2. 's (-nin, -nın)

Sahip olanın insan ya da cansız bir nesne olmasına göre, yukarıdaki eklerden birisini kullanmanız gerekir.

Buna göre;

Sahip olan bir insan ise 's, 
cansız bir nesne ise "of" sahiplik eki kullanılır.

Bu eklerin her ikisi de, Türkçedeki "-nin, -nın" eklerine karşılık gelmektedir. 

ingilizce sahiplik eki

Şimdi birkaç örnek yaparak, konuyu daha net anlayalım.

Kural neydi; sahip olanın canlı ya da cansız bir varlık olması durumuna göre 's ya da of eklerinden birisini kullanmamız gerekiyor.

O halde, sahiplik eki kullanmadan önce, sahip olan canlı mı yoksa cansız bir varlık mı bunu sorgulamamız gerekir.

Örnek;

Kızın şapkası.

Yukarıdaki örnek cümleyi İngilizceye çevirdiğimizde "-nin, -nın" anlamı verebilmesi için sahiplik eki kullanmamız gerekir.

Kullanabileceğimiz iki farklı sahiplik eki var ve doğru olanı seçmemiz gerekiyor. İşte bunun için sahip olanı bulup, onun canlı mı yoksa cansız bir varlık mı olduğuna bakmalıyız.

Buna göre;

"Kızın şapkası" cümlesinde, "-nın" ekini almış olması nedeniyle "kız" kelimesinin temsil ettiği şeyin "sahip" olduğunu anlıyoruz.

Peki, "kız" kelimesinin temsil ettiği şey; canlı bir insan mıdır yoksa cansız bir varlık mıdır? Tabii ki "kız" canlı bir varlıktır, bir insandır.

O halde bu cümleyi İngilizceye çevirirken, Türkçedeki "-ın" ekine karşılık olarak 's ekini kullanmamız gerekir.

Buna göre;

Kızın şapkası.
(Girl's hat)

Gördüğünüz gibi, örnek cümlemizi çevirirken 's kullandık. Çünkü sahip bir kız ve kız canlı bir varlıktır, bir insandır.

Başka bir örnek daha yapalım.

Örneğin "gülün rengi" cümlesini ele alalım.

Bu cümlede sahip olanın "gül" olduğunu "-ün" ekinden anlıyoruz. Peki biz bu ifadeyi İngilizcede hangi sahiplik eki ile kullanmalıyız, tabii ki "of" eki ile kullanmalıyız. Çünkü gül cansız bir nesne grubuna girmektedir (ancak aslında çiçek, ağaç gibi doğadaki bitkilerin canlı olduğunu biliyoruz fakat İngilizcede bu şekilde gruplandırılmış)

Color of rose
(Gülün rengi)

Yukarıdaki örnek cümlede sahip bir nesne olduğu için of kullanılmıştır.

‘s eki eklenen kelimenin tekil olması gerekir. 
Eğer çoğul halde ise ve/veya sonu s ile bitiyorsa sadece ‘ işareti koyulur.

Girls' fashion
(Kızların modası)

Yukarıdaki ifadeyi incelediğimizde "girls" kelimesinin sonuna kesme işareti koyulduğunu ve bu kesme işareti sayesinde de "-nin, -nın" anlamının elde edilmiş olduğunu görmekteyiz.

İngilizce Çoğul Yapma (Singular Plural) Konu Anlatımı (Tekil Çoğul)

İngilizce çoğul yapma işlemi genel olarak kelimenin sonuna -s çoğul eki eklenerek yapılır.

Fakat eğer çoğul yapılacak kelimenin sonu;
- "s, ss, ch, sh, x" ile bitiyorsa -es eklenerek,
- "y" ile bitiyorsa -ies şekline dönüşerek,
- "fe" ya da "f" ile bitiyorsa da -ves şekline dönüşerek
 çoğul yapılır. 

Bazı kelimelerin ise ayrıca çoğul versiyonları vardır. Bu kelimeler, yukarıda sıralandırdığımız standart İngilizce çoğul ekleri kullanılarak çoğul yapılmazlar.

Şimdi, burada kısaca izah ettiğim çoğul yapma kurallarını başlıklar altında detaylıca ele alalım.

1. İngilizce Çoğul Yapma Genellikle -s Kullanılarak Yapılır

Kelimelerin büyük çoğunluğunu, sonlarına -s ekleyerek çoğul yapabiliriz.

Örnekler;

Book - Books
Computer - Computers
Robot - Robots
Text - Texts

2. Eğer kelime "s, ss, ch, sh, x" ile Bitiyorsa -es Eklenir

-s eki ekleyerek, İngilizcedeki kelimelerin büyük bir kısmını kolayca çoğul yapmak mümkündür ama bazı kelimelerde -s çoğul eki işe yaramaz.

-s ya da diğer çoğul ekleri kelimeye eklemekteki amaç s sesini elde edebilmektir. Bu ses sayesinde o kelime çoğul hale dönüşmüş olur.

İşte bu yüzden, İngilizce çoğul ekleri doğru bir şekilde kullanabilmemiz için o kelimenin ses durumuna bakmamız gerekir.

Eğer -s eklediğimizde, o kelimeyi telaffuz ederken s sesini anlaşılır bir şekilde telaffuz edebiliyorsak sorun yok, ancak edemiyorsak -es eklemeliyiz.

Örneğin; page (peyc) kelimesini çoğul hale getirmek için -s çoğul ekini kullanmamız gerekir çünkü bu kelime sesli bir harf ile bitiyor. 

Ama eğer -es kullanırsak, iki sesli harfi yan yana getirmiş oluruz ki bu da telaffuzun bozulmasına neden olur. 

Halbuki amacımız, o kelimenin telaffuzunu bozmak değil, s sesini çıkarmasını sağlamaktır. Bu yüzden e sesli harfi ile biten bu kelime (ve de hemen hemen e harfi ile biten tüm kelimeler için) -s çoğul eki en iyi seçenektir.

Buna göre; 
page, pages olur
(peyc - peycs)

Diğer bir örnek;

glass için -s kullanamayız çünkü zaten s ile bitiyor. S, sessiz bir harf. Sessiz bir harfin yanına sessiz bir harf daha eklemek ise, telaffuz esnasında o kelimenin çoğul olup - olmadığının anlaşılabilirliğini zorlaştırır. 

Yani bu kelimeye -s çoğul ekini eklesek bile toplamda üç adet s harfi yan yana geleceğinden, telaffuz ettiğimizde çoğul eki ayırt edemeyiz. Bu yüzden bu kelime için -es kullanımı uygundur. Çünkü hatırlayın; amacımız s sesini çıkartabilmek.

table için -es olmaz çünkü zaten e sesli harfi ile bitiyor. İki sesli harfi yan yana yazmanın hiçbir mantığı yok.

Aynı mantık ile diğer bazı ingilizce kelimelerin çoğul halleri aşağıda bulabilirsiniz;

teacher - teachers
girl - girls
gift - gifts
fish - fishes
box - boxes

Bu kelimeleri inceleyelim;

  • teacher, girl, gift kelimeleri için -s kullandık çünkü bu eki eklediğimizde s sesini kolayca elde edebiliyoruz.
  • fish, box kelimeleri için -es kullandık çünkü bu kelimelere -s eklediğimizde s sesini neredeyse hiç duyamıyoruz ya da ayırt edemiyoruz. Bu yüzden bu kelimeler için -es kullandık.
Örneğin fox kelimesine "-s" ekleyerek çoğul yapamayız. Çünkü sessiz (ünsüz) bir harf (x) ile bitmektedir. "-s" harfi zaten sessizdir. Yani iki sessiz harfi bir arada kullanırsak, telaffuz ederken belirgin bir s sesi çıkmayacağı için bu kelimeyi "-es" ekleyerek çoğul yaparız.

foxs : fakss (yanlış)
foxes : faksıs (doğru)

flashs : fılaşs (yanlış)
flashes : fılaşes (doğru)

tomato > tomatoes
scenario > scenearios

Yukarıdaki iki kelime de "o" ile bitiyor olmasına rağmen birisi "-s", diğeri "-es" ile çoğul yapılmıştır. Bunun nedeni "o" harfinden önce gelen harfin sesli ya da sessiz olması ile alakalıdır.

3. "y" ile biten kelimeler -ies alır

Kelimenin son harfi "y" ile bitiyorsa, bu kelimeyi çoğul yapabilmek için "y" harfinden önce sesli mi yoksa sessiz mi bir harf olduğuna bakmalıyız. Eğer sessizse "-ies", sesliyse "-s" yazmalıyız.

Bu bilgiyi, basit bir örnek ile daha anlaşılır hale getirebiliriz.

Mesela "baby" kelimesi, İngilizce'de en çok kullanılan kelimelerden birisidir. Bu kelimenin son harfi "y"dir.

Bu kelimeyi çoğul yapabilmemiz için, "y" hafinden önceki harfin sesli mi yoksa sessiz mi olduğuna bakarız.

Bir önceki harf "b" harfidir ve bu harf sessiz olduğu için "-ies" yazıyoruz. Sonuç olarak baby kelimesini çoğul halde babies şeklinde yazmış oluyoruz.

Sizler de boy ve lady kelimelerini çoğul yapmak ister misiniz?

4. "-f" ve "-fe" ile biten kelimeler -ves alır

Sonu f ya da fe ile biten kelimeleri çoğul yapmak için ise "-ves" ekini eklememiz lazım.

Mesela wife kelimesi Türkçe'de "kadın" anlamına gelir. Bu kelime "-fe" ile bittiği için, çoğul yapabilmemiz için "-ves" ekleriz ve "wives" kelimesini elde ederiz.

Bu tarz kelimelerin de istisnaları var. Mesela proof kelimesi de "-f" ile bitiyor ama çoğul yapmak için "-ves" ekini değil, "-s" ekini eklememiz gerekiyor. Bu nedenle kelimelerin çoğul hallerini öğrenirken aynı zamanda bu tarz istisnaları da ayrıca göz önünde bulundurup öğrenmeniz gerekir.

Siz de life ve knife kelimelerinin çoğul hallerini yazarak, konuyu daha net anlayabilirsiniz.

5. Bazı kelimelerin ayrıca çoğul versiyonları vardır

İngilizce’de bazı kelimeler var ki bu kelimeleri çoğul yapmak için hiçbir ek eklemeniz gerekmiyor. Bu kelimelerin kendi çoğul versiyonları var.

Bu kelimelerden popüler olanları;

foot - feet
(ayal - ayaklar)

woman - women
(kadın - kadınlar)

man - men
(adam - adamlar)

child - children
(çocuk - çocuklar)

datum - data
(veri - veriler)

Bu kelimelerin herhangi bir kuralı yoktur. Bu türden kelimelerin sayısı zaten az. Bu yüzden hepsini tek tek ezberlemeniz gerekiyor.

6. Bazı kelimeler, tekil halde olmasına rağmen çoğul anlam da verirler


Bazı kelimeler ise hem tekil hem de çoğul anlam verirler. Bu kelimeler genellikle hayvanları ifade eden kelimelerdir. Mesela: fish, deer, sweine.


singular plural konu anlatımı

İngilizce çoğul yapma konusu ile ilgili tavsiyelerim

Bu yazının geriye kalan kısmında hangi kelimeleri, sadece "-s" ekleyerek çoğul yapamayacağımızdan bahsetmek istiyorum. (evet, bu konunun en sıkıcı yerine geldik, sizi anlıyorum.)

Şimdi, "yok efendim ben ayrıntılarla uğraşamam" deyip, bu sayfayı kapatmayın lütfen. Çünkü emin olun şimdi bahsedeceğim kelimeler ve bu kelimelerin çoğul versiyonları, İngilizce ile yakından uzandan alakalı olduğunuz sürece, sürekli karşınıza çıkacaktır. 

İşte bu yüzden şimdi kaçmak yerine yüzleşin ve üstesinden gelin. Ayrıca size vereceğim ince taktikler sayesinde "-s" ile çoğul yapılamayan kelime türlerini kolayca kavrayacağınızdan eminim. (Çok da emin değilim gerçi ama iddialıyım, bakın deneyin, görün...)

Bir kelimenin "-s" ile çoğul olup, olmayacağını son harflerine bakarak anlarız ama bence daha pratik bir yöntem telaffuz yaparak ses uygunluğunu kontrol etmektir.

Mesela "glass" kelimesine "-s" ekini ekleyerek telaffuz edin. Telaffuz ederken çıkardığınız sesi iyice dinleyin. 

Burada şunu fark etmeye çalışmalısınız; eklediğiniz ekin çıkardığı ses, telaffuz ederken net bir şekilde anlaşılabiliyor mu, fark edilebiliyor mu, ayırt edilebiliyor mu?

Eğer bu sorulardan herhangi birisi için "hayır" cevabını verirseniz, o halde o kelimenin "-s" ile çoğul yapılamadığından emin olabilirsiniz.

İngilizce tekil çoğul kelimeler örnekler incelediğiniz zaman da şunu fark edeceksiniz ki; İngilizce çoğul yapma aslında genel olarak kelimeye -s ya da -es eki eklenmesi ile yapılıyor. Yani "-s" ile çoğul yapamadığınız bir kelimeyi, ikinci bir yöntem olarak "-es" ile çoğul yapmayı denemek mantıklı bir girişim olabilir.

Fakat yine de; ne -s, ne de -es ile çoğul yapılamayan kelimelerin sayısının da kayda değer oranda fazla olduklarını göz önünde bulundurmalısınız. Bu nedenle İngilizce tekil çoğul durumunu bu tür kurnazlıklar ile kolayca halledemezsiniz maalesef ama yine de durum o kadar da iç burkan cinsten değil.

Ben sizlere bu konuda en sağlam yöntemi şöyle önereyim; mesela bugün "flower" kelimesini öğrendiniz diyelim. Yapmanız gereken tek şey, bu kelimeye "-s" eklemek, olmazsa -es eklemek ve bu da olmazsa o kelimenin çoğul halini öğrenmektir.

Sonuç olarak kolayca çoğul yapılamayan kelimeleri öğrenmenin en iyi yöntemi zamanla tekrar etmektir. Zamanla tekrar ettikçe zaten çoğul hallerini öğrenmiş olacaksınız ve artık isteseniz de unutmazsınız. Mesela foot kelimesinin feet şeklinde çoğul yapıldığını zamanla öğrenirsiniz.

İngilizce singular plural konu anlatımı ile ilgili değinmek istediğim ayrıntıları şimdilik burada noktalıyorum. İngilizce singular plural konusu en başta çok kolay bir konu gibi görünse de, aslında detaylarına girdiğimizde, pek de kolay olmadığını fark ediyoruz. 

Yine de İngilizceyi seven, İngilizce öğrenmek konusunda kararlı olan herkesin bu gibi detayları öğrenirken keyif aldığına inanıyorum.


Singular Plural Konu Anlatımı - Özet

Konuyu özetleyecek olursam;

Singular plural konu anlatımı, İngilizce isim türünden kelimelerin tekil ve çoğul halleri ile ilgilidir.

İsim türünden kelimeler evrende varlığı söz konusu olan her türlü şeyi “adlandırma” görevi üstlenmiş olan kelimelerdir.

Örnekler; book (kitap), computer (bilgisayar), energy (enerji), rain (yağmur), love (aşk)

Amaç, bu kelimeleri çoğul hale getirmektir. 

Örneğin “book” kelimesi, “books” şekline dönüştüğünde plural olmuş olur ve verdiği anlam çoğul olur.
Bu durumda “book kelimesi “kitap” anlamını veriyorken, “books” ise “kitaplar” anlamını verir.

İngilizce singular plural dönüştürme işlemi için kullanmış olduğumuz "-s" eki, Türkçedeki "-ler, -lar" çoğul eklerinin karşılığıdır.

“-s” ve “-es” ekleri, kelimeleri çoğul hale dönüştürmek için en çok kullanılan İngilizcede çoğul ekleridir. İngilizcedeki kelimelerin bir çoğu bu ekler kullanılarak kolayca çoğul yapılabilse de, bazı kelimeler için bu durum geçerli değildir.

Hangi kelimenin “-s”, hangi kelimenin “-es” ekini alacağı ise ilgili kelimenin hangi harf ile bittiğine bağlı olarak değişir. Çoğu zaman, zaten sessiz ile biten bir harfin yanına sessiz harfi koymak doğru değildir çünkü telaffuz ederken anlaşılmaz. Aynı durum, sesli harf yanına sesli harf koymakta da geçerlidir.

Bu yüzden genellikle sesli harfle bitenler “-s”, sessizle bitenler “-es” alır.

Örneğin "cat" (kedi) kelimesini çoğul yapmak istiyorsak, kelimenin sonuna "-s" ekini ekleriz.

cat > cats
(kedi > kediler)


singular plural konu anlatımı

İngilizce çoğul yapma durumu sadece "isim" türünden kelimeler ile ilgilidir. 

Yani çoğul yapmak istediğiniz kelime, "isim" türünden bir kelime olmalıdır. Zaten, isim türünden olmayan kelimeleri çoğul yapmaya çalışmak yersiz ve anlamsız bir girişim olacaktır. (Düşünsenize; senler, yürümekler, içinler... gibi kelimeler kulağa sizce de çok anlamsız gelmiyor mu?) 

Bu arada isim türünden kelimelerin ne olduklarını da hatırlatmak isterim. Şöyle ki herhangi birşeyi adlandıran kelimeler, "isim" türünden kelimelerdir. 

Adlandırılan şey beş duyu organımızla algıladığımız ya da algılamadığımız birşey olabilir. Bunun hiçbir önemi yok. Eğer evrende varlığı "söz konusu" olan birşey ise o şeyi ifade eden her kelime isim türünden kelimedir.

Örnekler; 

hava, su, elektrik, tıp, eşya, koku...

Yukarıda "örnekler" diyerek sıralandırdığım her bir kelimenin "bir şeyi" ifade ettiğini görmekteyiz. İşte bu nedenle bu kelimeler "isim türünden kelimeler" olarak kabul edilirler.

Açık konuşayım; yazının buraya kadar ki kısmında İngilizce çoğul yapma işleminin en kolay kısmını ele aldık.

Kolay kısmı derken şunu kastediyorum; İngilizcede çoğul yapmak için kelimelere "-s" ekliyoruz evet bu doğru ama maalesef ki bu durum her kelime için geçerli değil. (İngilizce maalesef ki istisnalar ile doludur ve bu durum da, bu istisnalardan birisidir.)

Çoğul hal ne zaman kullanılır?


Eğer aynı türden olan birden çok fazla varlığı kastetmek istiyorsak, bunun için o varlığı temsil eden kelimenin çoğul halini kullanmamız gerekir.

Örneğin birden fazla kitabı kastetmek için “kitap” kelimesinin çoğul hali olan “kitaplar” kelimesini kullanmamız gerekir.