24 Nisan 2020 Cuma

İngilizce Will Kullanımı

İngilizce will kullanımı sadece gelecek zamanlı cümleler için geçerlidir. Eğer gelecekte yapılacak bir iş ya da oluş ifade ediliyorsa “will” kullanılır.


“Will” bir yardımcı fiildir ve Türkçede “-ecek, -acak” gelecek zaman eklerine karşılık gelir.
“Will” kelimesi, bir yardımcı fiil olduğundan dolayı, tıpkı İngilizcedeki  diğer yardımcı fiiler gibi özneden hemen sonra kullanılır.

Mesela: “ben okula gideceğim.” cümlesinin öznesi “ben” kelimesidir. Bu cümlenin İngilizce çevirisini yaptığımız zaman, “will” yardımcı fiilini özneden hemen sonra kullanacağımız için “ben” kelimesinin İngilizce karşılığı olan “I” kelimesinden hemen sonra “will” yardımcı fiilini kullanmamız gerekir.

Buna göre Türkçe İngilizce çeviri aşağıdaki gibi olur;

Ben okula gideceğim.
I will go to school.

Yukarıdaki cümleye baktığımızda, “will” yardımcı fiilinin özneden hemen sonra gelmiş olduğunu görmekteyiz.

Benzer örnek İngilizce gelecek zaman cümleleri aşağıda bulabilirsiniz;

She will learn English.
(O, İngilizce öğrenecek.)

He will run faster.
(O, daha hızlı koşacak.)

I will try to learn Spanish.
(İspanyolca öğrenmeyi deneyeceğim.)

They will learn that how to write text.
(Onlar yazı nasıl yazılır öğrenecekler.)

She will know me after I met her.
(Onunla tanıştıktan sonra, o beni tanıyacak.)

Nobody will never know her name.
(Kimse o’nun adını asla bilmeyecek.)

Somebody will tell you something special when you arrived office.
(Ofise vardığında birisi sana özel bir şey söyleyecek.)

How will I know, if you doesn’t tell me anything?
(Bana herhangi birşey söylemezsen nasıl bileceğim?)

Yukarıdaki cümlede will kullanımı “how” soru kelimesi ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Eğer bir soru kelimesi ile birlikte (mesela: who, how, what gibi) will kullanacaksanız, bu durumda soru kelimesini cümlenin en başına yazdıktan hemen sonra “will” yardımcı fiilini yazmalısınız.

Who will know?
(Kim bilecek?)

What will you do if it doesn’t work?
(Eğer işe yaramazsa, ne yapacaksın?)

Will I need to learn English if I want to go London?
(Eğer Londra’ya gitmek istersem, İngilizce öğrenmem gerekecek mi?)

Eğer gelecek zamanlı soru cümlesi kuracaksanız, tıpkı yukarıdaki cümlede olduğu gibi, “will” yardımcı fiili cümlenin başına gelir. Bu durum aslında en basit bir şekilde özne ile yardımcı fiilin yer değiştirmesi olayıdır.

Şöyle ki;

Cümlenin normal hali: I will need to learn English If I want to go London.
Cümlenin soru hali: Will I need to learn English If I want to go London?
Her iki cümleye baktığımızda, aradaki tek farkın yardımcı fiil ile öznenin yer değiştirmiş olması olduğunu fark ederiz.

Bu yazıda İngilizce will kullanımı ile ilgili bilinmesi gereken önemli ayrıntıları İngilizce gelecek zaman cümleleri ile birlikte örnekler halinde açıklamaya çalıştım. Eğer anlamadığınız bir ayrıntı varsa aşağıdaki yorumlardan bana sormaya çekinmeyin.

23 Nisan 2020 Perşembe

İngilizce Zamanlar ile İlgili Cümleler (Açıklamalı)

İngilizce zamanlar ile ilgili cümleler aşağıda bulabilirsiniz. Tüm zaman dilimleri ile ilgili cümleler ve ayrıntılı açıklamalar mevcuttur.


I like.

Bu cümle basit geniş zamanda kurulmuş bir cümledir. Çünkü "to like" fiili herhangi bir ek ve yardımcı fiil almadan kullanılmıştır. Geniş zamanlı olumlu cümleler kurabilmek için herhangi bir yardımcı fiil veya ek kullanmamıza gerek yoktur.

She likes.

Yukarıdaki cümle özne ve yüklemden oluşan bir cümledir. Geniş zaman dilimine aittir. Bunu "to like" fiinin herhangi bir yardımcı fiil almadan kullanılmış olmasından ve fiilin sonuna gelen "-es" ekinden anlıyoruz. Üçüncü tekil şahıslar için geniş zamanda olumlu cümle kurarken, yüklemin sonuna "-s" ya da "-es" eklerinden birisi gelir.

She wants to eat cake.

Bu cümlede geniş zamanda kurulmuş olup, cümlenin yüklemi üçüncü tekil şahsa göre çekimlenmiştir. Bu yüzden dolayı want fiili -s ekini almıştır.

Nobody wants to come with me.

Cümlenin öznesi "nobody", yüklemi ise "wants" kelimeleridir. Bu cümlenin yüklemi "-s" ekini almıştır. Çünkü özne üçüncü tekil şahıstır. Unutmayın; nobody, somebody gibi zamirler de üçüncü tekil şahıs olarak değerlendirilirler.

The house looks like a car.
Yukarıdaki cümlenin öznesi "the house", yüklemi "looks" kelimeleridir. "to look" fiili, "-s" ekini almıştır çünkü cümlenin öznesi "the house" üçüncü tekil şahıstır.

I feel the love of your.

Yukarıdaki cümlenin yüklemi "feel" kelimesidir. İngilizce "to feel, to know, to see, to love" gibi hareket ifade etmeyen fiiller genellikle "-ing" ekini almazlar. Bu nedenden dolayı bu fiiler şimdiki zaman diliminde değil, genellikle geniş zaman diliminde kullanılırlar. Mesela I am loving you şeklinde pek kullanım yoktur ancak I love you daha çok kullanılır.

I am gonna find your book.

Bu cümlede "to be + gonna" kalıbı kullanılmıştır. Bu kalıp gelecek zaman anlamı vermektedir. Böylece cümlenin gelecek zamanlı bir cümle olduğunu anlayabiliyoruz.

When you wake up, you can go to the school.

Bu cümle geniş zamanlı bir cümledir. Ayrıca when bağlacının iki cümleyi birbirine bağladığını görmekteyiz. When bağlacı genellikle bir eylemin yapılmasının başka bir eylemin yapılmasına bağlı olması durumunda kullanılır.

She has gone.

Yukarıdaki cümle Present Perfect Tense cümlesidir. Çünkü "have" yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. "have" fiilinin bu şekilde kullanımı ile ana fiil olarak kullanımını karıştırmamalıyız.

Have fiili ana fiil olarak kullanıldığında "sahip olmak" anlamı verirken, bu şekilde yardımcı fiil olarak kullanıldığında ise Perfect Tense cümlesi kurabilmemize yardımcı olmaktadır.

Have ana fiil olarak kullanıldığında "sahip olmak" anlamını veriyor olmasına karşın yardımcı fiil olarak kullanıldığında ise Türkçemizde herhangi bir karşılık vermemektedir.

Sadece perfect tense cümlesi kurabilmemizde yardımcı olmaktadır. Yukarıdaki cümlede yardımcı fiil olarak kullanılmış olduğunu, have yardımcı fiilinden sonra fiilin üçüncü halinin kullanılmış olmasından anlıyoruz.

I have spent my money for nothing.

Bu cümle de present perfect cümlesidir. Çünkü have yardımcı fiil olarak kullanılmıştır. Bunu "to spend" fiilinin üçüncü hali olan "spent" şeklinin kullanılmış olması sayesinde anlıyoruz.

Eğer "have" fiilinden sonra isim türünden bir kelime yazılmış olsaydı, bu durumda o cümledeki have fiilinin yardımcı fiil olarak değil, "sahip olmak" anlamında bir ana fiil olarak kullanıldığını tahmin ederdik.

She had gone to school.

Bu cümle past perfect cümlesidir. Çünkü have fiili "had" şeklinde kullanılmıştır. "had" gördüğümüzde aklımıza direkt olarak past perfect gelmelidir.

I went to house.

Past Tense cümlesidir.

She will go to the home.

Bu cümle gelecek zaman cümlesidir. Çünkü "will" yardımcı fiili kullanılmıştır.

22 Nisan 2020 Çarşamba

İngilizcede Zamanlar ve Kuralları

İngilizcede zamanlar ve kuralları sayesinde İngilizce cümleleri kolayca çevirebilirsiniz.


Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman) Kuralları


Kural 1 : Geniş zamanda olumlu cümlelerde herhangi bir yardımcı fiil kullanılmasına gerek yoktur. Çünkü fiili doğrudan özne ile birleştirip kullanabiliyoruz.

Mesela “to listen” fiilini, “you” öznesi ile birleştirerek “you listen” şeklinde kullanabiliyoruz. Yani, herhangi bir yardımcı fiil kullanmamıza gerek yok ama istersek “to do” yardımcı fiilini kullanabiliriz.
Eğer kullanırsak; “I listen” şeklinde kurduğumuz cümleyi “I do listen.” şeklinde kurarız. Yani yardımcı fiil, özneden hemen sonra yazılır.

Kural 2 : Geniş zamanda olumsuz bir cümle kurabilmemiz için hem “not” olumsuzluk ekini hem de “to do” yardımcı fiilini kullanmamız gerekir.

Mesela; “Ben müzik dinlemem.” cümlesinin İngilizce çevirisini yapacaksak eğer, kuracağımız cümle geniş zamanda olumsuz bir cümle olacağı için hem “not” olumsuzluk ekini hem de “to do” yardımcı fiilini kullanmamız gerekir.

Buna göre;
Müzik dinlemem.
I don’t listen music.
Yukarıdaki örnek cümleyi incelediğimizde, hem yardımcı fiilin, hem de olumsuzluk ekinin bir arada kullanıldığını görüyoruz.

Kural 3 : Geniş zamanda olumlu ya da olumsuz herhangi bir cümle kurarken, normalde fiil hiçbir ek almaz ama eğer cümlenin öznesi 3. tekil şahıs ise fiilin sonuna “-es” ya da “-s” eklerinden birisi gelir.

Örnekler;

I find.
(bulurum.)

Yukarıdaki cümlede fiilin hiçbir ek almadığını görüyoruz.

She finds.
(bulur.)

Yukarıdaki cümlede ise fiilin -s ekini almış olduğunu görüyoruz.
Kuralımız neydi; eğer şahıs üçüncü tekil şahıslardan birisi ise, fiil “-es” ya da “-s” eklerinden birisini alır. Bu kurala göre, yukarıdaki örnek cümlenin öznesinin de üçüncü tekil şahıs olduğunu dikkate aldığımızda, fiilin neden “-s” eki ile bitmiş olduğunu net bir şekilde anlıyoruz.

Peki üçüncü tekil şahıslar denildiğinde aklımıza ne gelmelidir?
Şöyle ki; “He, She, It” zamirlerinden birisi üçüncü tekil şahıs olabileceği gibi, isim türünden herhangi bir kelime de üçüncü tekil şahıs olabilir. Bu tamamen ilgili cümlenin öznesi ile alakalıdır.

Örnek;

She waits for you.

Yukarıdaki cümlenin öznesi “she” kelimesidir. Çünkü “to wait” (beklemek) işlemini gerçekleştirmektedir. “She” kelimesi, üçüncü tekil şahsı ifade ediyor olduğundan dolayı, cümlenin öznesi üçüncü tekil şahıstır ve cümlenin yüklemi de bu nedenden dolayı “-s” ekini almıştır.

The girl waits for you.

Yukarıdaki cümlenin öznesi “the girl” ifadesidir. Yani şuna dikkat; özne dediğimiz öğe, zamir türünden bir kelime olmak zorunda değildir. Tıpkı bu örnek cümledeki gibi, özne isim türünden bir kelime de olabilir. Önemli olan şey, o kelimenin özne görevi görüyor olması ve kaçıncı şahsı temsil ediyor olduğudur. Yukarıdaki örnek cümlede “the girl” öznesi üçüncü tekil şahsı temsil etmektedir. Bunu “the girl” ifadesi yerine “She” zamirini koyarak da kolayca test edebiliriz. Sonuç olarak, bu nedenden dolayı yüklemin sonuna “-s” eki gelir.

Aynı şekilde “nobody, somebody, no one” zamirleri de 3. tekil şahıslar grubuna dahil olduğundan, yüklem “-s” ya da “-es” alır.

Örnekler;
Somebody wants you.
Nobody knows the truth.
No one cares your life style.

Kural 4 : Geniş zaman cümlelerinde özne üçüncü tekil şahıs olduğu zaman yüklem nasıl ki “-s” ya da “-es” eklerinden birisini alıyorsa aynı şekilde olumsuz cümlelerde kullandığımız “to do” yardımcı fiili de “-es” ekini alır ama ana fiil ek almaz.

Örnekler;
She doesn’t want to listen anything.

Yukarıda cümleyi incelediğimizde “to do” yardımcı fiilinin “-es” ekini almış olduğunu fakat “want” fiilinin herhangi bir ek almamış olduğunu görüyoruz.

Simple Present Continuous Tense (Şimdiki Zaman) Kuralları


Kural 1 : Şimdiki zaman cümlesi kurabilmek için “to be” yardımcı fiilini ve Türkçe’de “-yor” şimdiki zaman ekine denk gelen “-ing” ekini kullanırız. “to be” yardımcı fiili özneden sonra yazılır. “-ing” eki ise fiile eklenir.

Örnekler;
She is waiting for you.
Yukarıdaki cümlede “to be” yardımcı fiili “she” öznesinden hemen sonra kullanılmıştır ve“to wait” fiili “-ing” ekini almıştır.

Simple Past Tense (Basit Geçmiş Zaman) Kuralları


Kural 1 : Bir fiili geçmiş zamana göre çekimlemek için önce o fiilin düzenli mi yoksa düzensiz mi olduğuna bakmamız gerekir. Düzenli fiiller, sonuna “-ed” geçmiş zaman ekini alarak kolayca geçmiş zaman haline gelebiliyorken düzensiz fiiller ise herhangi bir ek almadıkları gibi, geçmiş zamanlı halleri de değişmektedir.

Örneğin “to go” fiili, düzensiz fiillerden birisidir. Bu nedenden dolayı “-ed” eki ile geçmiş zaman yapılamaz. Bunun yerine “to go” fiilinin geçmiş zamanlı versiyonlarını ezberlememiz gerekir. “to go” fiilinin geçmiş zamanlı iki versiyonu vardır. Birincisi “went”, ikincisi “gone” şeklindedir. “went” past tense için, “gone” ise perfect tense cümleleri için kullanılır.

She went. (gitti)
She has gone. (gitti)

Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde; ilk cümle past tense cümlesi olup, to go fiilinin “went” şeklinin kullanıldığını görüyoruz. İkinci cümle ise present perfect tense cümlesi ve to go fiilinin “gone” şekli kullanılmıştır.

Bu dediğimiz durum sadece düzensiz fiiller için geçerlidir fakat her düzensiz fiilin de past ile perfect tenses versiyonları farklı değildir. Bazıları aynıdır.

Mesela “to spend” fiili bunlardan birisidir.

I spent. (harcadım.)
I have spent. (harcadım.)

Gördüğünüz gibi her iki versiyonu da aynıdır.

Kural 2. Geçmiş zamanlı bir cümlenin yüklemi eğer isim türünden ise yardımcı fiil “to be” yardımcı fiili kullanılır.

Kural 1’de ele aldığımız cümle tipi, yüklemin fiil türü olduğu cümle tipiydi ancak bazen cümlelerin yüklemi isim ya da sıfat türünden olabilmektedir. Bu durumda; geçmiş zamanlı bir İngilizce cümle kurarken eğer cümlenin yüklemi isim ya da sıfat türünden ise “to be” yardımcı fiilini kullanmamız gerekir.

Mesela;
She was a smart student.
Yukarıdaki cümlede yardımcı fiil olarak “to be” (was) kullanılmıştır. Çünkü cümlenin yüklemi isim türündendir.

She went to the school.
Yukarıdaki cümle de geçmiş zaman cümlesi olmasına rağmen “to be” yardımcı fiilini kullanmadık. Çünkü cümlenin yüklemi fiil türünden bir kelime ve bu yüzden yardımcı fiil kullanmamıza gerek yok. Biz zaten ana fiilin geçmiş zamanlı halini kullanarak, cümleyi geçmiş zamana göre çekimlemiş oluyoruz.

Kural 3 : Geçmiş zamanlı olumsuz cümlelerin eğer yüklemi fiil türünden ise “to do” yardımcı fiilini kullanırız.

Örnek;
She didn’t eat her lunch.
Yukarıdaki cümle geçmiş zamanlı olumsuz bir cümledir. Bu cümleyi kurabilmek için “to do” yardımcı fiilini kullandık ama dikkat edin ki cümlenin ana fiili olan “to eat” yalın halde durmaktadır. Yani İngilizce geçmiş zamanlı cümlelerin olumsuzlarında sadece yardımcı fiili (to do + not) değiştiriyoruz, ana fiile dokunmuyoruz.

Past Continuous Tense (Geçmişte Süreklilik) Kuralları


Taktik : “Continuous” kelimesini gördüğünüzde aklınıza direkt olarak “-ing” süreklilik eki gelsin.

Kural : Yukarıdaki taktikten yola çıkarak, geçmişte süreklilik bildiren bir cümle kurabilmek için hem geçmiş zamanı hem de şimdiki zamanı birbirine karıştırmamız gerektiğini anlayabiliriz.

Buna göre; geçmişte süreklilik bildiren bir cümle kurabilmek için “to be” yardımcı fiilinin past tense versiyonunu ve “-ing” şimdiki zaman ekini kullanıyoruz. Böylece ortaya hem geçmiş hem de süreklilik bildiren bir zaman çıkıyor.

Örnekler;
She was cleaning her room.

Yukarıdaki cümlede “to be” (was) yardımcı fiilinin geçmiş zamanlı (past tense versiyonu) kullanılmış olduğunu ve cümlenin ana fiilinin de “-ing” süreklilik ekini (ya da şimdiki zaman ekini) alarak çekimlenmiş olduğunu görmekteyiz.

Önemli bilgi: geçmiş zamanlı cümlelerde eğer özne çoğul ise “was” yerine “were” kullanılır.

Future Tense (Gelecek Zaman) Kuralları


Kural : Gelecek zaman denildiğinde aklınıza direkt “will” (-ecek, -acak) yardımcı fiili gelmelidir. Bu yardımcı fiil de, tıpkı diğer yardımcı fiiller gibi cümlenin öznesinden hemen sonra kullanılır.

Örnek;
She will read the book that I gave her.
(O, ona verdiğim kitabı okuyacak.)

The car that at the left will pass us.
(Soldaki araba bizi geçecek.)

Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) İle İlgili Kurallar


Kural : Perfect Tensler; zamandan ziyade bir durumun ya da eylemin etkisi vurgulanmak istenildiği zaman kullanılırlar.

Mesela; bu sabah elma yediğinizi söylemek istiyorsanız past tense kullanmanız daha uygundur.
Ama bu sabah yediğiniz elmanın güzel olduğunu ifade etmek istiyorsanız bu durumda perfect tense kullanmanız daha doğrudur. Çünkü yapılan eylemin (elma yemek) etkisi hala devam ediyor.

I closed my Instagram account about 1 hour ago.
(Instagram hesabımı yaklaşık 1 saat önce kapattım.)

Yukarıdaki cümle simple past tense kullanılarak söylenmiştir. Çünkü bu cümlede vurgulanmak istenilen şey söz konusu eylemin geçmişte yapılmış olduğudur.

I have closed my Instagram account, so we can’t talk on it.
(Instagram hesabımı kapattım, bu nedenden dolayı orada görüşemeyiz.)

Yukarıdaki cümle past perfect tense cümlesi olarak kurulmuştur. Çünkü bu cümlede amaç “kapatmak” eyleminin geçmişte yapılmış olduğunu vurgulamaktan ziyade; kapatma eyleminin gerçekleşmiş olduğundan dolayı ortaya çıkan etkiyi belirtmektir.

Bu durum tüm perfect tensler için geçerlidir.

Mesela;

She will go to the school today. (simple)
She will have been going to school today. (perfect)

Her iki cümle de gelecek zamanda yapılacak olan bir eylemi ifade ediyor olmasına rağmen ilk cümlede eylemin “bugün” (zaman) gerçekleştirilecek olduğu, ikinci cümlede ise gidiyor olacağı (zamandan ziyade gitme eyleminin gerçekleştirilecek olacağı) vurgulanmaktadır.

Umarım İngilizce zamanlar ve kuralları işinize yarar. Ben hem Simple hem de Perfect Tense grubundan aklıma gelen tüm ayrıntıları, olabildiğince açık ve net bir şekilde kurallar halinde sizlerle paylaşmaya gayret ettim. Eğer sorularınız olursa aşağıdaki yorum formunu kullanarak sormaya çekinmeyin.

18 Nisan 2020 Cumartesi

İngilizce Türkçe Çeviri (Metin, Paragraf, Cümle) Örneği


İngilizce Türkçe çeviri örneği sayesinde, çeviri tekniklerinde kendinizi geliştirebilirsiniz. Bu yazıda oldukça uzun bir metni ya da paragrafı detaylı bir şekilde ele alıyoruz.


Aşağıda İngilizce Türkçe metin çeviri örneği açıklamalı bir şekilde bulabilirsiniz.

Some societies have a custom called the couvade. The couvade is a ceremony in which the husband acts as if he is suffering from labour pains while his wife actually gives birth. Although no one seems able to explain fully the meaning of the couvade, there are several theories. According to one theory, the couvade is a method of warding off evil spirits. In effect, the husband directs attention away from his wife and toward himself. Another theory speculates that the couvade is a way of publicly identifying the father so that his paternity will not be in doubt.

Bu paragrafta öncelikle birinci cümleden başlıyoruz ve öncelikli olarak yardımcı fiil var mı yok mu bunu bakıyoruz. “Some societies have a custom called the couvade.” cümlesinde “have” fiilini görüyoruz. Bu cümlede “have”, “sahip olmak” anlamında kullanıldığı için bir yardımcı fiil değil, ana fiil olarak kullanılmıştır. Çünkü cümleyi incelediğimizde “have” fiilinden hemen sonra “a custom” (bir gelenek) ifadesini görüyoruz. Bu sayede “have” fiilinin yardımcı fiil olarak değil, esas fiil olarak kullanıldığını ve cümlenin yükleminin “sahip olmak” olduğunu belirlemiş oluyoruz.

Şimdi yapmamız gereken şey ise özneyi bulmaktır. Özneyi bulmak için “sahip olmak” eylemini gerçekleştiren kişi ya da şeyin ne olduğunu bulmamız gerekir. Bu nedenle cümleyi inceleyerek “kimin ya da neyin” sahip olduğunu belirleriz. Bu doğrultuda bir inceleme yaptığımızda “some societies” (bazı toplumlar) öznesini buluyoruz.

O halde cümlenin neredeyse yarısı kadarı için İngilizce Türkçe çeviri işlemini yapmış olduk.
Buna göre;
Some societies have a custom…
(Bazı toplumlar bir geleneğe sahip…)
….called the couvade
(couvade olarak adlandırılan.)

İlk cümlemizi başarılı bir şekilde çevirmiş olduk.

İkinci cümlemiz; The couvade is a ceremony in which the husband acts as if he is suffering from labour pains while his wife actually gives birth.

Tabii ki önce yardımcı fiil var mı yok mu ve ana fiil hangisi diye bakıyoruz. Buna göre bu cümlede toplamda 4 fiil bulmuş oluyoruz.
1. is (to be)
2. acts (to act)
3. is suffering (to be + suffer)
4. gives birth (to give birth)
Bulduğumuz bu fiiller ile çevirimizi kolayca yapabiliyoruz.

The couvade is a ceremony…
(Bu couvade bir törendir…)

...in which …
(ki orada)

Yukarıdaki ifade ilgi zamiridir. İlgi zamirleri, bir kişi ya da bir şeyi açıklamak için kullanılır. En çok kullanılan “that” kelimesidir fakat; who, what, which gibi soru kelimeleri ile de ilgi zamirleri kullanılabilmektedir.

..the husband acts…
(... kocası davranır….)

...as if...
(sanki)

...he is suffering from labour pains 
(doğum sancılarından acı duyuyor)

while 
(...iken…)

his wife actually gives birth. 
(...karısı gerçekten doğurur.)

3. cümleye geçiyoruz; Although no one seems able to explain fully the meaning of the couvade, there are several theories.

fiiller: seems (to seem), to explain, are (to be)

Although : -e rağmen

Although İngilizce paragraflarda, uzun metinlerde sıklıkla kullanılan bir bağlaçtır. Bu nedenle kesinlikle akılda tutmak önemlidir.

... no one seems able…
(kimse mümkün görmese de…)

Yukarıdaki ifade de “no one”, “kimse” anlamına gelen bir şahıs zamiridir ve cümlenin öznesi olarak kullanılmıştır.

...to explain fully the meaning of the couvade….

Bu ifadeyi ikiye ayırarak çok daha rahat bir şekilde çevirebiliriz. Birinci kısım “the” kelimesinden önce, ikinci kısım ise the kelimesinden sonra olarak ayrılabilir.

to explain fully : tamamen açıklamak

Bu ifade de “fully” kelimesi sonuna “-ly” ekini almış olduğundan, zarf türünde kullanılmış olduğunu anlayabiliyoruz. Çünkü İngilizcede zarflar genellikle sıfatların sonlarına “-ly” ekini almaları ile oluşurlar. Dolayısıyla “fully” kelimesinin de “full” (dolu) sıfatının, sonuna “-ly” ekini alarak, zarfa dönüşmüş olduğunu anlamaktayız.

the meaning of the couvade : couvadenin anlamını

Yukarıdaki ifade ise bir isim tamlamasıdır. Couvade kelimesinin net bir Türkçe karşılığı olmadığından dolayı, “couvade” şeklinde kullanıyoruz.

4. cümle : According to one theory, the couvade is a method of warding off evil spirits.

Bu tarz bir cümlede yapmamız gereken şey cümleden önce kısım ile cümleden sonraki kısmı ayırmaktır. Bu sayede daha pratik bir şekilde İngilizce Türkçe metin çeviri işlemini yapmamız mümkün olur.

According to one theory 
(bir teoriye göre…)

fiilleri bulalım : is (to be)
gerund (fiil-isim) : warding off (ward off fiilinden isim olmuş) önlemek

the couvade is a method of warding off evil spirits.
(couvade bir metoddur…)
of : -nin
...warding off evil spirits.
(.... kötü ruhları önlemek.)

5. cümle :  In effect, the husband directs attention away from his wife and toward himself. 

in effect : aslında

Yukarıdaki ifade bir kalıptır. Bu tarz kalıpları Türkçeye çevirirken en doğru anlamı belirlemek için cümlenin genel anlamına bakmalıyız.

fiilleri bulalım : directs (to direct)
...the husband directs attention…
…kocası dikkati yönlendirir…

away from his wife and toward himself
(karısından uzağa ve kendisine doğru)

6. cümle : Another theory speculates that the couvade is a way of publicly identifying the father so that his paternity will not be in doubt.

Another theory speculates….

Yukarıdaki ifade bir zincirleme tamlamadır. “another” sıfat olarak “theory” kelimesini, “theory” kelimesi isim olarak “speculates” kelimesini tamlamaktadır.

Sonuç olarak; “başka teori spekülasyonları” anlamını elde etmiş oluyoruz.

….that…
(... ki bu teorilere göre…)

Daha önce de ifade ettiğim gibi İngilizce Türkçe çeviri yaparken ilgi zamirlerine sıklıkla rastlarsınız ve “that” kelimesi en çok kullanılan ilgi zamirlerinden birisidir. Tekil ya da çoğul türünden isimleri ifade etmek, o isimler hakkında açıklama yapmak için kullanılır.

the couvade is a way of publicly identifying the father 

fiiller : is (to be)
fiilden isim : identifying (to identify fiili isme dönüşmüştür.)

….the couvade is a way of publicly identifying the father 
(.... couvade genel olarak babalığı anlamanın bir yöntemidir.)

so that his paternity will not be in doubt.
(böylece onun babalığından şüphe duyulmaz.)

fiiller : will, be (to be)

17 Nisan 2020 Cuma

To ile ilgili cümleler

To ile ilgili cümleler birçok farklı anlamda olabilmektedir. Bu yazıda hem to ile ilgili cümleleri bulabilir hem de to kullanımı hakkında bilgiler bulabilirsiniz. 

To be honestly, I still love you.
(Dürüst olmak gerekirse, seni hala seviyorum.)

You need to go office as soon as possible.
(En kısa zamanda ofise gitmelisin.)

According to the weather news of today, it will rain.
(Bugünkü hava haberlerine göre yağmur yağacak.)



To Kullanımı

To begin a job is half of the success.
(Bir işe başlamak, başarının yarısıdır.)

Yukarıdaki cümleyi incelediğimizde, cümlenin “to” kelimesi ile başladığını görmekteyiz. Bunun nedeni "begin" fiilinin "mastar halde" kullanılıyor olmasından kaynaklanıyor.

to begin = başlamak

İngilizcede fiiller mastar halde cümle içerisinde kullanıldıkları zaman “-mek, mak” anlamı verirler. Dolayısıyla yukarıdaki cümlede “begin” (başlamak) fiili “to begin” mastar halde kullanılmış olduğu için “başlamak” anlamı vermektedir. 

Benzer örnekler; 

to find (bulmak)
to see (bakmak)
to catch (yakalamak)

To begin a job from zero is not easy.
(İşe sıfırdan başlamak kolay değildir.)

To begin a job, we need to be ready.
(Bir işe başlamak için, hazır olmamız gerekir.)

Yukarıdaki cümle de "to" bir önceki cümledeki “to” kelimesinden farklı olarak; “-mek, -mak için” anlamı vermektedir. Bunu, cümlenin genel kurulum şeklinden anlamaktayız.

Dolayısıyla şunu fark etmeliyiz, cümlenin kurulma şekline bağlı olarak “to” bazen “-mek, -mak” anlamı verebilirken, bazen ise “-mek, mak için” anlamı verebilir.

I asked to teacher that when she will come.
(Öğretmene ne zaman geleceğini sordum.)

“to” isim türünden bir kelime ile birlikte kullanılırsa, bu durumda "edat" görevi üstlenir ve ismin “-e, -a” şekline dönüşmesini sağlayarak, yönelme bildirir.

Yukarıdaki örnek cümlede “to teacher” ifadesinin “öğretmene” şeklinde bir anlam verdiğini görüyoruz. 

Benzer örnekler; 

to tree (ağaca)
to water (suya)

I am trying to find you.
(Seni bulmaya çalışıyorum.)

Yukarıdaki cümlede de "to", "find" (bulma) kelimesinin önüne gelerek yönlendirme bildirmiştir.

14 Nisan 2020 Salı

İngilizce Zamanlar Konu Anlatımı


İngilizce zamanlar konu anlatımı özellikle de kafası karışanlar için ideal bir anlatımdır. Çünkü bu yazıda olabildiğince açık ve net bir şekilde İngilizce zamanlar konusunu ele alıyorum.

İngilizce zamanlar konu anlatımı anlaşılabilmesi için aşağıdaki temel konuları mutlaka biliyor olmanız gerekir.
- Kelime nedir ve kelime çeşitleri nelerdir?
- Cümle nedir ve cümlenin öğeleri nelerdir?
Eğer bilmiyorsanız üstlerine tıklayarak o konulara gidebilir ve konuları öğrenerek, tekrar bu sayfaya geri dönüp İngilizce zamanlar konusuna başlayabilirsiniz.

Yukarıdaki iki temel konuyu bilmediğiniz sürece İngilizce zamanlar konusunu net bir şekilde kavramanız çok zor ve hatta imkansızdır. Bu konuları bildiğinizi ya da öğrendiğinizi varsayarak, İngilizce zamanlar konusuna geçiyorum.

İngilizcede zamanlar iki ana gruba ayrılır.

1. Grup : Simple Tenses (Basit Zamanlar)



1. Present Tense 
(Geniş Zaman)

Geniş Zaman, diğer tüm zaman dilimlerini kapsayan bir zamandır. Öyle ki; bu zaman diliminde ifade ettiğiniz eylem ya da oluş; şu an gerçekleştiriliyor olabilir, birazdan gerçekleştirilecek olabilir, daha önce gerçekleştirilmiş olabilir, ne zaman gerçekleştirileceği belli olmayabilir. Kısacası; kesin ve net bir tarihi olmayan eylem ya da oluşları ifade etmek için bu zaman dilimini kullanırız.

İngilizce geniş zaman cümlesi kurmak oldukça kolaydır.

Yalın (mastar) haldeki fiilin önündeki “to” ekini (-mek, -mak) kaldırıp, direkt olarak özne ile birlikte kullanıyoruz.

Örneğin “to find” fiili ile ilgili İngilizce geniş zaman cümleleri kuralım.
to find (bulmak)
“to” ön ekini kaldıralım, özne ile birlikte kullanalım;

- I find 
(bulurum)

- You find 
(bulursun)

- Dog finds 
(köpek bulur)

Yukarıdaki cümlede “find” fiili “finds” şeklinde yazılmıştır. Çünkü eğer cümlenin öznesi üçüncü tekil şahıs ise fiilin sonuna -s ya da -es eki gelir.

- Everybody finds. 
(Herkes bulur)

Yukarıdaki cümlede “everybody” (herkes) kelimesi çoğul anlam verse de, yapı olarak tekil kabul edildiği için fiil çekimi de bu yönde yapılır.

- Do you find me? 
(beni bulur musun?)

- I can find you. 
(seni bulabilirim)

Yukarıdaki cümlede “can” (-ebilmek) yardımcı fiilini kullandık. Bu gibi yardımcı fiilleri tüm zaman dilimlerinde kullanabilirsiniz.

- They don’t find me. 
(Onlar beni bulmaz.)

Yukarıda cümlede “don’t” kullanmamızın sebebi, cümlenin olumsuz olmasıdır. Geniş zamanlı bir cümleyi olumsuz olarak kurabilmek için “to do” yardımcı fiilinden faydalanırız.

- To find a girl as beautiful as her, is really hard.
(Onun kadar güzel bir kızı bulmak gerçekten zor.)

Yukarıdaki cümlede fiili “to” ile birlikte kullandık. Çünkü “-mek, -mak” anlamı elde etmemiz gerekiyordu. Eğer kuracağımız cümleden “-mek, -mak” anlamı elde etmek istiyorsak, “to” ile birlikte de kullanabiliriz. Yani; geniş zamanlı bir İngilizce cümle kurmak için “to” ön ekini her zaman kaldırmak zorunda değiliz.  Duruma göre kaldırmayabiliriz de.

2. Present Continuous Tense 
(Şimdiki Zaman)

Bu zaman dilimi bazı kaynaklarda “geniş zaman” bazı kaynaklarda “genişte süreklilik bildiren zaman” olarak da tanımlanabilir. Aslında tanımın ne olduğunun bir önemi yok. Eğer “continuous” kelimesi geçiyorsa anlayın ki “-ing” ekini kullanmanız gerekecektir.

İngilizce şimdiki zaman cümlesi kurabilmek için “to be” fiilini yardımcı fiil olarak kullanırız ve cümlenin yüklemini “-ing” eki ile çekimleriz.

Örneğin; “to read” (okumak) fiilini kullanarak, şimdiki zaman cümlesi kurmak istiyorsak, şu şekilde yapmalıyız ;

“to be” + to suz fiil + ing eki
I + am + read + ing
I am reading.
(okuyorum.)

Gördüğünüz gibi şimdiki zaman cümlesini kurmuş olduk.

İngilizce şimdiki zaman örnek cümleleri;

I am thinking about you.
(Seni düşünüyorum.)

Is she cutting her hair?
(o, saçını mı kesiyor?)

Yukarıdaki cümlede;
- “to cut” (kesmek) fiili “-ing” ekini alarak “cutting” olmuştur.
- “to be” yardımcı fiili, 3. tekil şahsa göre çekimlenerek “is” olmuştur.
- “to be” yardımcı fiili, cümlenin en başında kullanılmıştır. Çünkü soru cümlelerinde yardımcı fiiller cümlenin en başına gelir.

- I feel your feelings.
(Hislerini hissediyorum.)

Yukarıdaki cümlede  “to feel” (hissetmek) fiili “-ing” ekini almamıştır ama buna rağmen şimdiki zaman anlamı vermiştir. İngilizce’de bazı fiiller “-ing” ekini almazlar ve bu fiiller geniş zaman şeklinde kullanılırlar.

Mesela İngilizce en çok kullanılan cümlelerden birisi olan “I love you” cümlesini “I am loving you” şeklinde pek göremezsiniz. Çünkü “to love” fiili de, “-ing” almayan fiillerden birisidir. Bu nedenle genellikle “I love you” şeklinde (yani geniş zamanlı olarak) kullanılır.

Genellikle; duygu ve düşünceler ile ilgili fiiller, “-ing” almazlar ama tabii istisnalar olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle genel olarak tüm fiillerin “-ing” aldığını kabul etmeliyiz ve istisna olan fiilleri zamanla öğrenmeliyiz. Bu en kolay öğrenme yöntemidir.

3. Past Tense (Geçmiş Zaman)

İngilizce Geçmiş Zaman cümlesi kurmak için önce fiilin düzenli mi yoksa düzensiz mi olduğuna bakmamız lazım.

Düzenli fiillere “-ed” ekini ekleriz. Düzensiz fiiller ise herhangi bir ek almazlar. Düzensiz fiillerin geçmiş zamanlı halleri farklıdır. Bu halleri tek tek öğrenip, ezberlemek gerekir.

Mesela;

“to close” (kapatmak) fiili düzenli fiiller grubunda yer aldığı için “-ed” ekini alır ve “closed” şeklinde geçmiş zamana dönüşür.

“to be” (olmak) fiili, düzensiz fiillerden birisi olduğu için “-ed” eki ile geçmiş zaman haline dönüşemez. “to be” fiilin geçmiş zamanlı halleri “was” ve “been” şeklindedir.

Buna göre İngilizce geçmiş zaman cümle örnekleri aşağiıdaki gibidir;

I sent you a message.
(Sana bir mesaj gönderdim.)

Yukarıdaki cümlede “to send” (göndermek) fiili, düzensiz olduğu için “sent” şeklindedir.

I opened the door to look her.
(Ona bakmak için kapıyı açtım.)

“to open” (açmak)
open + ed > opened
She went to the school to learn English very well.
(Çok iyi İngilizce öğrenmek için okula gitti.)

“to go” (gitmek)
go > went

Düzensiz fiillerin iki farklı geçmiş zaman hali vardır. 3. halleri “past participle” şeklinde tanımlanırlar ve bu haller, 2. grupta inceleyeceğimiz Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) grubundaki geçmiş zamanlı cümleler için kullanılırlar.

Örneğin;

“to be” yardımcı fiilinin;
1. hali : am / is / are
2. hali : was / were
3. hali : been

2. hali past tenses cümlelerinde kullanılır,
3. hali perfect past tenses cümlelerinde kullanılır.

Örneğin;

to be (yalın-mastar hali)
I am a student. (1. hali)
I was a student. (2. hali)
I have been a student. (3. hali)

to go
I go to office. (1. hali)
I went to office. (2. hali)
I have gone to office. (3. hali)

Bazı düzensiz fiillerin 2. ve 3. halleri aynı olduğu için ezberlemeye gerek yoktur. Mesela “to send” fiilinin hem geçmiş zamanlı hali hem de past participle hali aynıdır.

I sent you a message. (2. hali)
I have sent you a message. (3. hali)

Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde “to send” fiilinin hem 2. hem de 3. halinin aynı olduğunu görüyoruz.

4. Past Continuous Tense 
(Geçmiş Zamanda Süreklilik)

Geçmişte zamanda bir fiilin yapılma ya da olma durumunun sürekliliğini ifade etmek için bu zaman dilimini kullanırız.

was / were + ing şeklindedir

I was sleeping
(uyuyordum)

Bilgi: was / were Türkçede “-idi” anlamı verir.

They were sleeping.
(O uyuyordu.)

Yukarıdaki örnek cümlede “was” yerine “were” kullandık çünkü çoğul şahıslar için “were” kullanılır.

Teacher was controlling me.
(Öğretmen beni kontrol ediyordu.)

Everybody was sleeping.
(Herkes uyuyordu.)

5. Future Tense (Gelecek Zaman)

Gelecek zamanda yapılacak olan bir fiili ya da durumu ifade etmek için gelecek zaman cümlesi kurarız.
İngilizce gelecek zaman cümlesi kurmak için “will” (-ecek, -acak) yardımcı fiilini kullanırız.
İngilizce gelecek zaman örnek cümleler;

I will send you an e-mail.
(Sana bir e-mail göndereceğim.)

They will mow the grasses front of their house.
(Evlerinin önündeki otları biçecekler.)

I'll give you a top secret.
(Sana çok gizli bir sır vereceğim.)

She will not use your car.
(Arabanı kullanmayacak.)

2. Grup : Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar)




Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) kendi içerisinde “süreklilik bildiren” (continuous) ve süreklilik bildirmeyenler olarak iki gruba ayrılır.

Present Perfect
(Genişte Bitmiş)

I have sent you a message.
(Sana bir mesaj gönderdim.)

I have opened the window.
(Pencereyi açtım.)

Present Perfect Continuous
(Genişte Süreklilik Bildiren Zaman)

I have been sending you a message.
(Sana bir mesaj gönderiyordum.)

I have been opening the window.
(Pencereyi açıyordum.)

Past Perfect 
(Geçmişte Bitmiş)

I had sent you a message.
(Sana bir mesaj göndermiştim.)

I had opened the window.
(Pencereyi açmıştım.)

Past Perfect Continuous
(Geçmişte Süreklilik Bildiren Zaman)

I had been sending you a message.
(Sana bir mesaj gönderiyordum.)

Future Perfect 
(Gelecekte Bitmiş)

I will have send you a message.
(Sana bir mesaj göndermiş olacağım.)

Future Perfect Continuous 
(Gelecekte Süreklilik Bildiren Zaman)

I will have been sending you a message.
(Sana bir mesaj gönderiyor olacağım.)

13 Nisan 2020 Pazartesi

İngilizce Gelecek Zaman Cümleleri (Açıklamalı)


İngilizce gelecek zaman cümleleri "will" yardımcı fiili kullanılarak yapılan cümlelerdir. Bu yazıda, will cümleleri ile ilgili örnekleri ayrıntılı açıklamalar ile bulabilirsiniz.

Aşağıda İngilizce gelecek zaman cümleleri bulabilirsiniz.

I will try to find you.
(Seni bulmaya çalışacağım.)

will hakkında bilgi: Gelecek zaman diliminde bir cümle kurabilmek için “will” yardımcı fiilini kullanırız. “will” yardımcı fiili, Türkçedeki “-ecek, -acak” gelecek zaman eklerinin karşılığıdır.

She will read the book that you gave her.
(Ona verdiğin kitabı okuyacak.)

İpucu : “gave” kelimesi, “to give” (vermek) fiilinin geçmiş zamanlı halidir. Bir cümlede, fiilin geçmiş zamanlı halinin kullanılmış olması, o cümlenin geçmiş zaman dilimine ait olduğunu göstermez. Önemli olan cümlenin ana fiilinin hangi zaman diliminde kurulmuş olduğudur. Buna göre cümlenin yüklemini incelediğimizde, “gelecek zaman” diliminde olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden “that” ile başlayan ve “gave” içeren açıklama cümlesi sizi şaşırtmasın.

She will go to the school tomorrow if it doesn’t rain.
(O okula gidecek, eğer yağmur yağmazsa.)

Bu cümlede dikkatinizi çekmek istediğim birkaç nokta var. Birincisi “will” yardımcı fiilinin, hiçbir şahıs için değişkenlik göstermediğidir. Çünkü hatırlarsanız “to be”, “to do”, “to have” gibi bazı yardımcı fiiller, özellikle de üçüncü tekil şahıslar için değişkenlik göstermektedir ve genellikle sonuna “-es, -s” eklerinden birisini almaktadır. Ancak “will” kullanımında böyle bir durum söz konusu değildir.

Dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer önemli nokta ise “if…” kalıbıdır. Gelecek zaman cümlelerinde de “if…” kalıbı kullanılabilir. Bu durum sizi şaşırtmasın.

There’s nothing to eat and it will not unless you don’t.
(Yiyecek birşey yok ve yapmadığın sürece olmayacak.)

Bu cümle, birleşik cümledir. Birinci kısım “and” bağlacından önce ve ikinci kısım “and” bağlacından sonra gelmektedir ve fark ederseniz “will” yardımcı fiili “and” bağlacından sonra başlayan cümlede kullanılmıştır. Çünkü ilk cümle “geniş zaman” cümlesi iken, ikinci cümle “gelecek zaman” cümlesidir. Buradan şunu anlamamız gerekiyor; “will” yardımcı fiili her zaman cümle başlarında kullanılmak zorunda değildir. Bazen duruma göre ortalarda bir yerlerde de görebilirsiniz.

When you will read the book that about "the arising of music"?
"Müziğin doğuşu" hakkındaki kitabı ne zaman okuyacaksın?

Bu cümle; gelecek zaman diliminde kurulmuş bir cümledir. Bildiğiniz gibi; “what, when, who” gibi soru zamirlerini kullanarak, soru cümleleri kurabiliyoruz. Soru cümlesi kurduğumuz zaman ise normal kurduğumuz cümlenin başına sadece soru kelimesini eklememiz yeterli oluyor.

Mesela yukarıdaki soru cümlesini soru şeklinde değil de, düz cümle şeklinde yazmış olsaydık, cümlenin başında “when” kelimesini kullanmadan aşağıdaki gibi yazardık;

You will read the book that about "the arising of music".
(Müziğin doğuşu hakkındaki kitabı okuyacaksın.)

Gördüğünüz gibi, yukarıdaki cümle düz cümle olarak kurulmuştur ve bu cümleyi bir soru cümlesine dönüştürmek için yapmamız gereken tek şey “when” soru zamirini cümlenin başına eklemektir.

Will you can catch the bus?
(Otobüsü yakalayabilecek misin?)

Yukarıdaki cümle de bir soru cümlesidir ancak yardımcı fiilin cümlenin başına getirilmesiyle oluşturulmuştur. Eğer bir önceki cümle gibi “when” soru zamirini kullanarak bu soruyu oluşturacak olsaydık, bu durumda cümlenin başına soru kelimesi gelecekti. Ancak soru kelimesi kullanmadan oluşturduğumuz gelecek zaman cümlelerinde “will” yardımcı fiilini cümlenin başına yerleştiririz.

Öte yandan “can” (-ebilmek) yardımcı fiilinin de, “will” yardımcı fiili ile birlikte kullanılabilir olduğunu söylemek istiyorum. Bazen İngilizce cümle kurarken iki yardımcı fiil bir arada olur mu gibisinden kafa karışıklığı yaşayanlar olabilir ancak “yakalayabilecek” sözcüğünü incelediğimizde “can” yardımcı fiilinin “-abilmek” ve will yardımcı fiilinin “-ecek” eklerinin birleşmiş olduğunu görebiliriz.

Won’t wait for you.
(Seni beklemeyeceğim.)

Bazı gündelik kullanımlarda, özellikle de cümle 1. tekil şahsa ait ise zamir kullanılmayabiliyor. Çünkü gizli özne dediğimiz durum söz konusudur. Cümlenin kuruluş şeklinden hangi şahsa ait olduğunu anlarız. Yukarıdaki cümle de, bu tarz bir kullanıma örnek bir İngilizce gelecek zaman cümlesidir.



İngilizce gelecek zaman cümleleri sayesinde gelecek zamanda İngilizce cümle nasıl kurulur, daha net bir şekilde kavrayabilirsiniz.

10 Nisan 2020 Cuma

İngilizce Uzun Cümle Kurmak


İngilizce uzun cümle nasıl kurulur diye soranlar için bazı ipuçları vermek istiyorum.


1. Bağlaçlar ile açıklama yapmak


Bir durum ya da eylemi ifade etmek için cümle kurarız. O durumu ya da eylemi belki bir iki kelime ile ifade edebilme şansına sahibiz ama istersek belki 10 kelimelik bir cümle ile de ifade edebiliriz. İşte bunu yapabilmek için açıklama yapmak iyi bir yöntemdir.

Açıklama yapmak için; and, so, even if, if, because gibi bağlaçlar son derece kullanışlıdır.

Mesela;

I am going to school.
(ben okula gidiyorum.)

Bu cümledeki “okula gitmek” eylemini neden ve niçin yaptığımızı açıklayarak cümleyi uzatabiliriz.

I am going to school because I have some purposes. 
(Okula gidiyorum çünkü bazı amaçlarım var.)

Gördüğünüz gibi “because” (çünkü) bağlacını kullanarak bir açıklama cümlesi kurduk ve okula gitmek eyleminin neden, niçin yapıldığına dair bir açıklama yaptık.

Bu cümleyi daha da uzatmak için açıklanan amaçlar ile ilgili daha da fazla açıklama yapabiliriz.

I am going to school because I have some purposes and when I have done these purposes, I finally get a better life.
(Okula gidiyorum çünkü bazı hedeflerim var ve bu amaçları yaptığımda nihayet daha iyi bir hayat elde edeceğim.)

Gördüğünüz gibi amaçları açıklayarak cümleyi daha da uzattık.
Şimdi ise “life” (hayat) kelimesini tanımlayarak, cümleyi daha da uzatalım.

I am going to school because I have some purposes and when I have done these purposes, I will finally get a better life that in I will have no money problem and I can live with a person who is love me so we can be happy together till the end of our lives.
(Okula gidiyorum çünkü bazı amaçlarım var ve bu amaçları gerçekleştirdiğimde, sonunda para problemim olmayacak daha iyi bir hayat elde edeceğim ve beni seven biriyle yaşayabilirim, böylece birlikte mutlu olabiliriz hayatımızın sonuna kadar.)

Gördüğünüz gibi açıklama yöntemi ile cümleyi epeyce uzattık. Siz de bu yöntem ile İngilizce uzun cümleler kurabilirsiniz.

2. Zaman zarfı kullanmak


İngilizce uzun cümle kurmanızı sağlayacak bir diğer önemli ayrıntı da zaman zarfı kullanımıdır. Zaman zarfı, bahsedilen eylem ya da oluşun ne zaman gerçekleştirildiğini ya da gerçekleştirileceğini ifade eden kelimelerdir.

Her bir zaman dilimi için farklı zaman zarfları kullanılmaktadır.
Mesela hemen her gün yapılan eylemler ya da oluşan durumları ifade etmek için aşağıdaki zaman zarfları kullanılabilir;

often (sık sık)
frequently (çoğunlukla)
always (her zaman, her daim)
everytime (her zaman)
generally (genel olarak)

Örnekler;

I eat cake often.
(sık sık kek yerim.)

I am doing nothing at the moment.
(Şu an hiçbir şey yapmıyorum.)

3. Gerund kullanmak


Eğer bir durum hakkında uzunca bir açıklama yapmak istiyorsanız, bunun için gerund kullanmak son derece etkili olur.

Bildiğiniz gibi; fiilden isme dönüşmüş olan kelimelere gerund denir.

Mesela “to make” (yapmak) fiiline “-ing” ekini eklediğimizde “making” (yapmak) olur ve gerunda dönüşmüş olur.

Örnekler;

Making cake sometimes can be a good idea, if there’s no better alternative meal in your kitchen when you searched any eatable thing from the bottom to the top of your kitchen.
(Mutfağınızı tepeden tırnağa aradığınız halde başka yenebilir birşey bulamıyorsanız, mutfağınızda daha iyi bir yemek alternatifiniz yoksa, kek yapmak bazen iyi bir fikir olabilir.)

Gördüğünüz gibi sadece “making cake” (kek yapmak) ifadesinden yola çıkarak upuzun bir cümle oluşturduk.

Siz de İngilizce uzun cümleler kurmak için bağlaçları kullanarak açıklama cümleleri oluşturabilir, gerund ile durumu ifade edebilir, zarflar kullanarak cümleyi daha da uzun bir hale getirebilirsiniz.

9 Nisan 2020 Perşembe

10 İngilizce Aşk Cümleleri ve Türkçe Anlamları

İngilizce aşk cümleleri Türkçe anlamları aşağıda bulabilirsiniz.

I tried to hold your hand again and again but I couldn't.
Elini tekrar tekrar tutmaya çalıştım ama yapamadım.

If you want to gain my love, you need to prove it your love to me.
Eğer aşkımı kazanmak istiyorsan, bana olan sevgini kanıtlaman gerekiyor.

Maybe this love already ended and maybe we are trying to revive the old memories.
Belki bu aşk çoktan sona erdi ve belki eski anıları yeniden canlandırmaya çalışıyoruz.

What do you feel in your heart, it's the describe of love for you.
Kalbinizde ne hissediyorsanız, bu sizin için sevginin tarifidir.



For a long time we haven't talked but I feel like we were talking yesterday.
Uzun zamandır konuşmadık ama dün konuşmuş gibi hissediyorum.

Even if we are together, what difference does it make? As long as you don't feel my love and don't understand me.
Birlikte olsak bile, ne fark eder? Aşkımı hissetmediğin ve beni anlamadığın sürece.

It looks like that, going to seperate ways gonna be the best solution for us. Because we tried to be together but never succeed.
Öyle görünüyor ki, ayrı yollara gitmek bizim için en iyi çözüm olacak. Çünkü birlikte olmaya çalıştık ama asla başaramadık.

Real love doesn't hurt but the love that between of us have been hurting us.
Gerçek aşk acıtmaz ama aramızdaki aşk bizi incitiyor.

I'm trying to go on my life without you but I can't do it.
Sensiz hayatımı sürdürmeye çalışıyorum ama yapamam.

My biggest dream is watching the stars in the sky with you while I'm hugging you.
En büyük hayalim, seni kucaklarken gökyüzünde yıldızları seninle izlemek.

Aşk sözleri, insanların birbirlerine karşı olan duygularını ifade etmek için kullanabilecekleri sözlerdir. Özellikle de Instagramda ve Facebookta resimli sözler paylaşmak isteyenler için İngilizce aşk sözleri kullanılabilmektedir.

6 Nisan 2020 Pazartesi

Too Enough Konu Anlatımı

Too enough konu anlatımı örnek cümleler ve alıştırmalar.

Too : çok
Enough : yeterli

too kullanımı : too + sıfat + mastar fiil şeklindedir
enough kullanımı : sıfat + enough + mastar fiil şeklindedir.

Örnek:

I am too tired to help you.
(Sana yardım edemeyecek kadar çok yorgunum.)

I am happy enough to help you.
(Sana yardım edecek kadar mutluyum.)

Gördüğünüz gibi “too” ile kurduğumuz cümle “olumsuzluk” anlamı verirken, “enough” ile kurulan cümleler ise olumlu anlam vermektedir.

Bu cümlelerde dikkate almanız gereken şey ise kelimelerin sıralanışıdır.

too + sıfat + mastar
too + young + to marry

sıfat + enough + mastar
young + enough + to marry

Temel fark: “too” sıfattan önce, “enough” ise sıfattan sonra yazılır.

too + sıfat
too + beautiful

sıfat + enough
beautiful + enough

ve her iki formülün sonuna da mastar fiil gelir

too + sıfat + mastar fiil
too + beautiful + to cry

sıfat + enough + mastar fiil
beautiful + enough + to cry

Örnekler:

She is clever enough to pass the exam.
(O, sınavı geçecek kadar zekidir.)

She is too lazy to pass the exam.
(O, sınavı geçemeyecek kadar tembeldir.)

Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde, dikkatinizi çekmek istediğim önemli bir ayrıntı ise ikinci cümlede olumsuzluk eki olmamasına rağmen olumsuz anlam veriliyor olmasıdır. Bu nedenden dolayı too ile birlikte kullanacağınız sıfatı belirlerken, o sıfatın olumsuz bir nitelik belirteceğini dikkate almalısınız. Yukarıdaki cümlede “she” zamirinin temsil ettiği şahıs hakkında olumsuz bir nitelik (tembellik) ifade edilmiştir.


Too Enough Örnek Cümleler


Too enough konu anlatımı en iyi bir şekilde anlaşılabilmesi açısından too enough örnek cümleler son derece faydalıdır. Bu doğrultuda sizlere birkaç örnek cümleler hazırladım. Bu sayfanın aşağısında ise 10 soruluk too enough alıştırma bulabilirsiniz.

They are too tired to watch TV.
(Onlar TV izleyemeyecek kadar yorgunlar.)

They are energetic enough to watch TV in the morning.
(Sabahları TV izleyecek kadar enerjiktirler.)

I am too lazy to go school.
(Okula gidemeyecek kadar tembelim.)

I am willing enough to go school.
(Okula gidecek kadar istekliyim.)

Enough sadece olumlu cümlelerde değil, olumsuz cümlelerde de kullanılabilir.

Özellikle de “have” (sahip olmak) fiili ile birlikte kullanımı çok sıktır.

Örnek:

I don’t have enough money to spend.
(Harcamak için yeterince param yok.)

Test Enough Alıştırmalar




Hangisi sadece olumsuz anlam verir?
A. too
B. enough



Cevap A.
too sadece olumsuzluk anlamı verir ve too kullanılan cümlede "not" olumsuzluk eki kullanılmaz.


This tea is ... to drink.
A. too
B. enough



Cevap A.
Cümlenin yapısına baktığımızda "too" kullanılacağını anlıyoruz.


This tea is awesome .... to drink
A. too
B. enough



Cevap B



5 Nisan 2020 Pazar

Gerund İnfinitive Farkı | Örnek Cümleler

Gerund infinitive farkı kısaca aşağıdaki gibi özetlenebilir;

Gerund : fiil türünden bir kelimenin, isim türünden bir kelimeye dönüşmüş halidir.
Infinitive : fiil türünden kelimenin çekimlenmemiş (hiçbir ek almamış) yalın halidir.

Örnekler: 

to climb > climbing
(tırmanmak > tırmanma)

to find > finding
(bulmak > bulma)

gerund infinitive farkı


Fiil türünden bir kelimenin, isim türünden bir kelimeye dönüşmesi, fiilin "to" (-mek, -mak) mastar ekini kaldırılması ve sonuna "-ing" ekinin eklenmesi ile gerçekleşmektedir.

Örnekler;

to love > loving
to feel > feeling
to see > seeing
to look > looking
to close > closing
to find > finding
to fly > flying

Şuna dikkat: herhangi bir fiili, gerund yapmak için eklediğimiz “-ing” ekini, Şimdiki Zaman diliminde kullanmış olduğumuz “-ing” (süreklilik eki) ile karıştırmayınız.

Zaten; şimdiki zamana ait “-ing” süreklilik eki kullanılarak bir cümle kurulduğunda, “to be” yardımcı fiili de kullanılmak zorunda olduğu için, söz konusu cümlenin yapısından o kelimenin gerund olup, olmadığını kolayca anlarız.

Örnekler:

I am crying.
(ağlıyorum.)

Yukarıdaki cümledeki “crying” kelimesi gerund “-ing” ekini değil, şimdiki zaman diliminde süreklilik bildirmesi için kullandığımız “-ing” ekini almıştır. 

Bunu hem cümlenin kuruluş şeklinden hem de “to be” (am) yardımcı fiilinin kullanılmasından anlıyoruz.

Crying sometimes is good, sometimes is bad.
(Ağlamak bazen iyidir, bazen kötüdür.)

Yukarıdaki cümlede “crying” kelimesi “to cry” fiilinin köküne (cry), “-ing” ekinin eklenmesi ile fiilden, isme dönüşmüştür.

To cry (fiil)
crying (isim)

To fly (fiil)
flying (isim)

To find (fiil)
finding (isim)


Yukarıdaki ifadeleri incelediğimizde gerund ile infinitive arasındaki en temel farkında birisinin isim, diğerinin fiil olmasından kaynaklandığını görüyoruz.

to find - infinitive (mastar, yalın, çekimlenmemiş)
finding - gerund (fiilden isme dönüşmüş)

Verdiği anlam bakımından gerund ve infinitive arasında bir fark yoktur.

Örnekler;

to find (bulmak)
finding (bulma)

Verdiği anlam bakımından bir fark olmadığı için ne zaman, nerelerde infinitive ya da gerund kullanılması gerektiği merak edilmektedir.

Aslında bu konuda net bir şey söylemek zor ancak hem yapmış olduğum araştırmalarım neticesinde hem de kendi tecrübelerime göre; gerund infinitive arasındaki birkaç farkı buldum.

1. Fark: Gerund genel olarak bir fiilin yapılışını vurgularken, infinitive ise “-mek, -mak için” anlamı vermektedir.


To make money, you need to work very well.
(Para kazanmak için, iyi çalışman lazım.)

Making money is an art.
(Para kazanmak bir sanattır.)

Gördüğünüz gibi ilk cümlede “-mek, -mak için” anlamı varken, ikinci cümlede ise genel olarak “para kazanmak” anlamı vardır.

Başka bir değişle, birisi fiil, diğeri isim olarak kullanılmıştır.

2. Fark: Belirli bir aktivite için infinitive, genel bir aktivite için gerund kullanılır.


To read this book is not easy.
(Bu kitabı okumak kolay değildir.)

Yukarıdaki cümlede belirli bir kitabın okunmasından bahsediliyor.

Reading a book is not hard.
(Bir kitap okumak zor değildir.)

Yukarıdaki cümlede ise genel olarak herhangi bir kitabın okunmasının zor olmadığı ifade ediliyor.

3. Fark : İnfinitive şahıs belirtirken, gerund ise şahıs belirtmez.


I need to work to make money.
(Para kazanmak için çalışmam lazım.)

Working is a way to make money.
(Çalışmak, para kazanmak için bir yoldur.)

İlk cümlede “to work” (çalışmam) şeklinde çekimlenmişken, ikinci cümlede “working” ise (çalışmak) şeklinde çevrilmiştir.

Çünkü fiil infinitive halde iken bile şahıs belirtebilirken, gerund türünden kelime ilgili şahıs belirtme durumu söz konusu değildir.

Sonuç olarak infinitive gerund arasındaki farkı özetleyecek olursak; infinitive = belirli eylemleri ifade etmek, gerund = eylemlerin genel olarak ifade edilmesi için kullanılır.

Sıfırdan İngilizce Öğrenmek için 3 Tavsiye

Sıfırdan İngilizce öğrenmek için 3 tavsiye vermek istiyorum.

1. Temel Kavramları Öğrenmek


Temel kavramları bilmeden, bir dili öğrenemezsiniz. Zaten sıfırdan başlamak için, temel kavramları öğrenmek zorundasınız.

Bilmeniz gereken temel kavramlar; harf, kelime, kelime türleri, cümle, cümle türleri, cümle öğeleri. Tüm bu temel kavramları öğrendiğinizde artık İngilizce öğrenmek için ilk adımı atmış olursunuz.

2. Öğrenme programı yapmak ya da yapmamak


Özellikle evde kendi kendine İngilizce öğrenmek isteyenler, eğer programlı bir şekilde çalışabileceğinize inanıyorsanız, kendinize göre bir İngilizce öğrenme programı yapmanız çok büyük fayda sağlar. Bu sayede düzenli olarak uygulayabileceğiniz bir öğrenme programı elde etmiş olursunuz. Bu program; dinleme-konuşma, yazma, kelime öğrenme ve dilbilgisi olmak üzere 4 ana koldan oluşmalıdır ve her birisini aynı anda sürdürmelisiniz.

Örnek bir İngilizce öğrenme programı şöyle olabilir;



Öğrenme programını tamamen kendinize göre yapmalısınız. Hangi saatlerde uygun oluyorsunuz ve belki de daha önemlisi hangi saatlerce İngilizce öğrenmek için kendinizi çok daha verimli hissediyorsunuz.

Bu saatleri ve günleri belirledikten sonra kendi programınızı yapın ve düzenli olarak programınıza bağlı kalarak çalışmaya devam edin.

Eğer bir programa bağlı kalarak düzenli çalışabileceğinizi düşünmüyorsanız, bu durumda tamamen doğaçlama, o an öğrenmek istediğiniz şeye bağlı olarak bir çalışma yapabilirsiniz.

3. Sıfırdan İngilizce Öğrenmek için Kaynak Bulmak


Günümüzde İngilizce öğrenmek isteyenler için birçok farklı kaynak seçeneği söz konusudur.

Nedir bunlar;

- İnternetten bulabileceğiniz İngilizce öğrenme videoları
- İnternetten bulabileceğiniz İngilizce öğrenme siteleri
- İngilizce eğitim setleri
- İngilizce kursları
- Online İngilizce kursları
- Mobil uygulamalar
- Kitaplar ve e-kitaplar
- Özel öğretmen aracılığı ile öğrenmek

Bu yöntem ve kaynaklardan hangisini tercih etmek istediğinizi belirlerken, en keyifli bir şekilde nasıl öğrenebileceğinizi göz önünde bulundurmalısınız.

Mesela klasik olarak bir kitabı elinize alıp, okuduğunuzda daha çok keyif alarak öğreneceğinize inanıyorsanız ya da bundan eminseniz, o halde İngilizce dilbilgisi kitabı ya da seti almak daha doğru olabilir.

Eğer evde kendi kendinize öğrenmek istiyorsanız ve bunu internetten yapabilirim diyorsanız, o halde e-kitap indirebilirsiniz, mobil uygulamalardan faydalanabilirsiniz, online kurslara katılabilirsiniz.

Ayrıca benim blogumda da birçok İngilizce konu anlatımları bulabilirsiniz. Ben, blogumda özellikle de Hızlı ya da Sıfırdan öğrenmek isteyenlere yönelik anlatımlar yapmaktayım. Siz de şimdi sıfırdan İngilizce öğrenmek için ilk adımı atabilirsiniz.

As long As Kullanımı

As long as : sürece

“as long as” ifadesi bağlaç görevi gören bir ifadedir. 

Tıpkı diğer bağlaçlar gibi İki cümleyi birbirine bağlar ama bu bağlacın en önemli özelliği “şart” ifade ediyor olmasıdır.

as long as kullanımı

Aşağıdaki örnek cümleleri incelediğimizde as long as kullanımı daha net anlaşılabilir.

Örnekler;

I love you as long as you love me.
(Seni severim beni sevdiğin sürece.)

Gördüğünüz gibi yukarıdaki örnek cümlede “I love you” ve “you love me” cümleleri “as long as” bağlacı ile birbirine bağlanmıştır.

As long as genellikle cümlenin başında kullanılır ve ikinci cümle, birinci cümleden sonra yazılır.

Örnek;

As long as you love me, I love you.
(Beni sevdiğin sürece, seni severim.)

Gördüğünüz gibi “as long as” bağlacını iki cümlenin ortasında kullanmak zorunda değilsiniz. Dilerseniz yukarıdaki örnek cümlede olduğu gibi cümleye bağlaç ile başlayıp sonra iki cümleyi ard arda yazabilirsiniz. Bu durumda ard arda yazdığınız cümleler arasında virgül koymalısınız.

As long as you work, you can make money.
(çalıştığın sürece, para kazanabilirsin.)

As long as I try, I can success.
(Denediğim sürece, başarılı olabilirim.)

They can catch the lesson as long as they run fast.
(Onlar dersi yakalayabilirler hızlı koştukları sürece.)

Yukarıdaki örnek cümleleri de incelediğimizde “bir koşulun gerçekleşebilmesi, başka bir koşula bağlıdır” işte bu gibi durumlarda as long as kullanmak son derece pratiklik sağlar.

As long as I am sick, I won’t go to the school.
(Hasta olduğum sürece okula gidemeyeceğim.)

I told you that you can’t find the book as long as you don’t search it in your room.
(Odanda aramadığın sürece kitabı bulamayacağını sana söylemiştim.)

As long as you act like that, I don’t think that you will give your examination that is to be held tomorrow.
(Böyle davrandığın sürece yarın başlayacak olan sınavınızı vereceğinizi düşünmüyorum.)

As long as you don't listen your wife,  you can not be happy together with her.
(Karınızı dinlemediğiniz sürece, onunla birlikte mutlu olamazsınız.)

As long as it’s rainy, looks like it’s hard to go out.
(Yağmurlu olduğu sürece dışarı çıkmak zor görünüyor.)

Sonuç olarak as long as kullanımı yukarıdaki örnek cümlelerde anladığımız gibi iki farklı şekilde olabilmektedir.

1. versiyon:
as long as + cümle + cümle

As long as she is ambitious, she can obtain anything she want.
(Hırslı olduğu sürece istediği her şeyi elde edebilir.)

2. versiyon:
cümle + as long as sonuç

She will be good girl as long as you behave her affectionately.
(Ona şefkatli davrandığınız sürece o iyi bir kız olacak.)

Her iki durumda da as long as ifadesinin "şart" ifade ettiğini göz önünde bulundurun ancak bu şart öyle bir şart olmalıdır ki bir eylemin gerçekleştirilebilme durumu, başka bir eylemin gerçekleştirilebilme durumu ile alakalı olmalıdır.

Örnek;

As long as it is raining like that, I can't go to the school.
(Böyle yağmur yağdığı sürece okula gidemem.)

Yukarıdaki cümleyi incelediğimizde "okula gitmek" eyleminin, "yağmur yağma" eylemi ile alakalı olduğunu görüyoruz.

Sonuç olarak bir eylemin gerçekleştirilme durumunun, başka bir eyleme bağlı olduğunu ifade edebilmek için as long as kullanımı son derece idealdir.

As long as the computer doesn't turn on, I won't send you an e-mail.
(Bilgisayar açılmadığı sürece size bir e-posta göndermeyeceğim.)

She can't pass the exam as long as she doesn't work enoughly.
(Yeterince çalışmadığı sürece sınavı geçemez.)

2 Nisan 2020 Perşembe

İngilizce Geniş Zaman Cümleleri | 100 Adet

İngilizce geniş zaman cümleleri örnekleri Türkçe anlamları ile birlikte 100 adet aşağıda bulabilirsiniz.

I know that you make cakes so tasty.
Kekleri çok lezzetli yaptığını biliyorum.

I know a person who can help you.
Sana yardım edebilecek birini tanıyorum.

I listen music before sleep and after woke up.
Uyumadan önce ve uyandıktan sonra müzik dinliyorum.

You find the book if you search it very well in your room.
Kitabı odanızda çok iyi ararsanız bulabilirsiniz.

We make so many mistakes and we need a helper.
Çok fazla hata yapıyoruz ve bir yardımcıya ihtiyacımız var.

I call my mom so we can together clean my room in a short time.
Annemi çağırırım, böylece odamı kısa sürede temizleyebiliriz.

I always ask you "why you open the window" but you never answer me.
Her zaman size "pencereyi neden açtığınızı" soruyorum ama bana asla cevap vermiyorsunuz.

I usually make cookies when I am alone in my home.
Evimde yalnız olduğumda genellikle kurabiye yaparım.

I tries to read a book but I get bored instantly.
Bir kitap okumaya çalışıyorum ama anında sıkılıyorum.

They tell me that I need to go from on this road.
Bana bu yoldan gitmem gerektiğini söylüyorlar.

Watching some movies rather than doing this makes me feel better.
Bunu yapmak yerine bazı filmleri izlemek beni daha iyi hissettiriyor
.
While learning English If you lose your motivation when you answered the questions wrongly, remember that people get stronger by learning the mistakes.
İngilizce öğrenirken Soruları yanlış cevaplarken motivasyonunuzu kaybederseniz, insanların hataları öğrenerek güçlendiğini unutmayın.

I work from home.
Evden çalışıyorum.

I don't want to be rude but you don't need to include so many eggs to the cake.
Kaba olmak istemiyorum ama pastaya çok fazla yumurta eklemenize gerek yok.

I believe in that each color has special meanings.
Her rengin özel anlamları olduğuna inanıyorum.

My mom trusts me about that I can drive her car very carefully.
Annem arabasını çok dikkatli kullanabileceğim konusunda bana güveniyor.

This singer makes so beautiful love songs.
Bu şarkıcı çok güzel aşk şarkıları yapıyor.

They spend their monies for nothing.
Paralarını boşuna harcıyorlar.

Foxes are cute animals.
Tilkiler sevimli hayvanlardır.

We can group the letters in two parts as the vowels ones and non vowels ones according to their voices.
Harfleri seslerine göre ünlüler ve sesli olmayanlar olarak iki parçaya ayırabiliriz.

The most important point to learn a language very well is first of all loving it.
Bir dili çok iyi öğrenmenin en önemli noktası her şeyden önce onu sevmektir.

I give you second chance.
Sana ikinci bir şans daha veriyorum.

Our main purpose is helping you.
Ana amacımız size yardımcı olmaktır.

These teacher in your class are really good.
Sınıfınızdaki bu öğretmen gerçekten çok iyi.

You still have a chance to escape.
Hala kaçma şansın var.

There are some differences between of American and English English.
Amerikan ve İngiliz İngilizcesi arasında bazı farklılıklar vardır.

If you act good to flowers they are being happy.
Çiçeklere iyi davranırsan mutlu olurlar.

I go to the school everyday.
Her gün okula giderim.

Students know their teachers.
Öğrenciler öğretmenlerini tanır.

Animals drinks water to go on their life.
Hayvanlar hayatlarına devam etmek için su içerler.

The weather is sometimes rainy, sometimes sunny.
Hava bazen yağışlı, bazen güneşli geçer.

We have English lesson in our school.
Okulumuzda İngilizce dersi var.

According to my opinion is learning German is more harder in comparison with English.
Kanımca Almanca öğrenmek İngilizce ile karşılaştırıldığında daha zor.

Everyone has dreams that he wants to come true.
Herkesin gerçek olmasını istediği hayalleri vardır.

I write my book regularly everyday.
Kitabımı her gün düzenli olarak yazıyorum.

Social Media is an useful tool to learn something about the people that we interested in.
Sosyal Medya, ilgilendiğimiz insanlar hakkında bir şeyler öğrenmek için yararlı bir araçtır.

This car doesn't work so it needes to be repaired.
Bu araba çalışmıyor, bu yüzden tamir edilmesi gerekiyor.

You can't blame on me because I am not guilty.
Beni suçlayamazsın çünkü suçlu değilim.

I must confess that I love you since so many years.
İtiraf etmeliyim ki seni yıllardır seviyorum.

We have to find the Spanish grammar book firstly to pass the Spanish exam.
İspanyolca sınavını geçmek için öncelikle İspanyolca dilbilgisi kitabını bulmalıyız.

Thanks to my school being close to home, I go and come easily.
Okulumun eve yakın olması sayesinde gidip kolayca geliyorum.

I have an unique idea to solve this problem.
Bu sorunu çözmek için benzersiz bir fikrim var.

If you give me a one more chance I be happy.
Bana bir şans daha verirsen mutlu olurum.

Can you see the beautiful woman who waiting at the bus stop?
Otobüs durağında bekleyen güzel kadını görebiliyor musunuz?

I don't want to listen news because they make me sad.
Haberleri dinlemek istemiyorum çünkü beni üzüyorlar.

Don't look your back. Cause looking back is just a waste of time.
Arkanıza bakma. Çünkü geriye bakmak sadece zaman kaybı.

You need to be careful before touching to animals to love.
Sevmek için hayvanlara dokunmadan önce dikkatli olmanız gerekir.

Can you do my homework?
Ödevimi yapabilir misin?

I answer all of your questions.
Tüm sorularınıza cevap veriyorum.

Do you still think that you will pass the exam?
Sınavı geçeceğinizi hala düşünüyor musunuz?

I know you very well dude.
Seni çok iyi tanıyorum dostum.

Tell me something that I don't know.
Bana bilmediğim bir şey söyle.

Making a fresh start sometimes brings a good chance.
Yeni bir başlangıç ​​yapmak bazen iyi bir şans getirir.

A brand new day can be a reason to begin the day more happier.
Yepyeni bir gün, güne daha mutlu başlamak için bir neden olabilir.

I bear the big bag to the airport.
Büyük çantayı havaalanına taşıyorum.

It blow slowly.
Yavaşça esiyor.

They need to bind the rops of gift pack firmly.
Hediye paketinin iplerini sıkıca bağlamaları gerekiyor.

Some cats bite.
Bazı kediler ısırır.

The window is break suddenly.
Pencere aniden kırıldı.

We bring some flowers for our teacher.
Öğretmenimiz için biraz çiçek getiriyoruz.

Burning the trashes can be best solution.
Çöpleri yakmak en iyi çözüm olabilir.

I want to drink a glass of milk so I need to buy it from market.
Bir bardak süt içmek istiyorum, bu yüzden pazardan almam gerekiyor.

You need to work very well if you want to catch my English level.
İngilizce seviyemi yakalamak istiyorsanız çok iyi çalışmalısınız.

I come to the school with you.
Seninle okula geliyorum.

A good hairdresser must be a good hair cutter.
İyi bir kuaför iyi bir saç kesici olmalıdır.

I dig since morning but I don't see any special thing.
Sabahtan beri kazıyorum ama özel bir şey görmüyorum.

That blonde woman draws so good picture.
O sarışın kadın çok iyi bir resim çiziyor.

You tell me that you are ill, if so I suggest you to drinking the chicken soup.
Bana hasta olduğunu söylüyorsun, eğer öyleyse tavuk çorbasını içmeni öneririm.

Don't put the cup on the corner, it can fall.
Bardağı köşeye koymayın, düşebilir.

I regularly feed my cats every morning.
Her sabah düzenli olarak kedilerimi beslerim.

Birds flies.
Kuşlar uçar.

I feel better when you by my side.
Yanımda olduğun zaman kendimi daha iyi hissediyorum.

Don't forget to take your book.
Kitabınızı almayı unutmayın.

Give me a reason!
Bana bir sebep ver!

You need to run faster to catch the bus.
Otobüsü yakalamak için daha hızlı koşman gerekiyor.

I send you message on Instagram.
Sana Instagram'a mesaj gönderiyorum.

You can't hide from love.
Aşktan saklanamazsın.

I keep you safe.
Seni güvende tutuyorum.

Whenever I go to the picnic, I lose my bag.
Pikniğe her gittiğimde çantamı kaybederim.

Can you turn the lights on please?
Işıkları yakar mısın lütfen?

Follow me silently.
Beni sessizce takip et.

I lead you the right road.
Seni doğru yola götürüyorum.

Take my hand to help me.
Bana yardım etmek için elimi tut.

Do you mean that I am a good student?
İyi bir öğrenci olduğumu mu söylüyorsun?

The sun rises.
Güneş doğar.

She overdoes everything everytime.
Her zaman her şeyi abartıyor.

I sell my second hand dresses on the internet.
İkinci el elbiselerimi internette satıyorum.

Stars shine in the sky at the night.
Yıldızlar geceleri gökyüzünde parlar.

There's no any problem that you can't overcome as long as you want to overcome.
Üstesinden gelmek istediğiniz sürece üstesinden gelemeyeceğiniz bir sorun yoktur.

Show me the answers please!
Bana cevapları göster lütfen!

Please close the door when the rain begin.
Yağmur başladığında lütfen kapıyı kapatın.

I strive so much to pass the exam.
Sınavı geçmek için çok uğraşıyorum.

I hope you understand me one day.
Umarım bir gün beni anlarsın.

Teachers teach something to the their students.
Öğretmenler öğrencilerine bir şeyler öğretir.

Nobody can eat this bread as a whole so you need to split it.
Kimse bu ekmeği bir bütün olarak yiyemez, bu yüzden bölmen gerekir.

Don't wet your phone.
Telefonunuzu ıslatmayın.

To make money I stand all day.
Para kazanmak için bütün gün ayakta duruyorum.

Do you write the letter instead of me?
Benim yerine mektubu yazar mısın?

I like sleeping.
Uyumayı severim.

Why she speaks so loudly?
Neden bu kadar yüksek sesle konuşuyor?

Yukarıda bulabileceğiniz İngilizce geniş zaman cümleleri başka yerlerden alınmamış alıp, bizzat kendim tek tek yazdığım İngilizce geniş zaman örnekleridir.

Bu cümleler arasında olumlu ve olumsuz cümleler bulabileceğiniz gibi soru cümleleri, rica ve emir cümleleri de bulabilirsiniz.