31 Mart 2020 Salı

Do you understand me ne demek ?

Do you understand me : Beni anlıyor musun?

Understand ile ilgili diğer sorular;

Do you understand?
(Anlıyor musun?)

Can you understand me?
(Beni anlayabiliyor musun?)

Did you understand my question?
(Sorumu anladın mı?)

Do you understand the things that I told you?
(Sana söylediğim şeyleri anlıyor musun?)

Did you understand the things that I told you?
(Sana söylediğim şeyleri anladın mı?)

Do you know me?
(Beni tanıyor musun?)

Do you see me?
(Beni görüyor musun?)


Understand fiilinin geçmiş zamanlı hali “understood”

Have you understood my question?
(Sorumu anladın mı?)

I understood what did you told me.
(Bana ne söylediğini anladım.)

If you understood every detail of these questions in the exam so why did you wrong so much?
(Sınavda bu soruların her ayrıntısını anladıysanız neden bu kadar yanlış yaptın?)

Understand : Anlamak
Misunderstand : Yanlış anlamak

I misunderstand you
(Seni yanlış anlıyorum.)

Do you misunderstand me?
(Beni yanlış mı anlıyorsun?)

The teacher misunderstand the student.
(Öğretmen öğrenciyi yanlış anlıyor)

Misunderstand, Geçmiş Zamanlı hali Misunderstood

You misunderstood me!
(Beni yanlış anladın!)

Stop misunderstood me please…
(Beni yanlış anlamayı kes lütfen)

I tried to explain the situation but even so she has misunderstood me.
(Durumu anlatmaya çalıştım ama buna rağmen beni yanlış anladı.)

Maria, you had misunderstood me. Now you need to listen to me understand my situation rightly.
(Maria, beni yanlış anlamıştın. Şimdi durumumu doğru bir şekilde anlamak için beni dinlemelisin.)

Do you understand me ne demek detaylı incelersek;
Do you understand me? Geniş Zaman (Present Tense) diliminde kurulmuş bir soru cümlesidir. Geniş Zaman diliminde kurulmuş olduğunu “Do” yardımcı fiilinin ve “understand” ana fiilinin geniş zamanda çekimlenmiş olduğundan anlıyoruz.

“me” ifadesi, “I” zamirinin “-e” halidir.


İngilizceyi Öğrenmenin Püf Noktaları | 45 Tavsiye

İngilizceyi öğrenmenin püf noktaları ve daha pratik bir şekilde öğrenmek için nelere dikkat edilmelidir.


1. İngilizceyi öğrenmek için önce temel bilgisi tanımlarını biliyor olmanız gerekir.

Nedir bu temel tanımlar; harf nedir, kelime nedir, kelime çeşitleri nelerdir, cümle nedir, cümle çeşitleri nelerdir, cümle öğeleri nelerdir.

Bu temel tanımları bilmediğiniz sürece, İngilizceyi öğrenmek sizin için çok ama çok ve hatta imkansız olacaktır.

2. Öğrenmeye başlamanın en iyi yöntemi kendi seviyenize uygun bir seviyede başlamanızdır. Eğer sıfır olduğunuzu düşünüyorsanız ya da sıfırdan başlamanın sizin için daha iyi olduğuna inanıyorsanız bu durumda sıfırdan İngilizce öğrenmek sizin için çok daha doğru olacaktır.

3. Öğrenirken nasıl bir yöntemle öğreneceğinizi doğru bir şekilde belirlemelisiniz. Bazı kişiler fiziksel bir kurs ortamında sosyalleşerek daha iyi öğrenebilirken, bazıları ise evde, odasında tek başına internetten ya da kitaplardan daha iyi öğrenebilmektedir. Peki siz hangi gruptasınız? İşte bunu anlamak için tamamen kendi hayat tarzınızı, zevklerinizi göz önünde bulundurmalısınız.

4. İngilizceyi öğrenmek için bu dilin öğrenme sürecini geniş açıdan ele almalısınız. Şöyle ki; sadece kelime ezberlediğinizde bu dili öğrenmiş olmazsınız. Çünkü kelimeleri öğrenseniz bile o kelimeleri nasıl kullanacağınızı ve bu şekilde nasıl anlamlı cümleler oluşturabileceğinizi biliyor olmanız gerekir.

Bu nedenden dolayı öğrenme sürecini; dinleme-anlama-konuşma, kelime ezberleme, yazma, dilbilgisi olmak üzere dört ana bölümden eşit şekilde sürdürmelisiniz.

Bir kola ağırlık verdiğinizde, diğer kollar eksik kalır ve bu yüzden tam olarak öğrenemezsiniz. Olabildiğince dört kolu da eşit düzeyde ilerletmelisiniz.

Bunun için 1 saat dilbilgisi, 1 saat konuşma, 1 saat dinleme, 1 saat kelime ezberleme gibi eşit çalışma süresine sahip bir haftalık ya da aylık program yapabilirsiniz.

5. Cümle kalıplarını ezberlemek, o cümlelerin kullanıldığı durumlar için size pratiklik sağlar ama bütün İngilizce cümleleri tek tek ezberleyerek bu dili öğrenmeye çalışmamalısınız. Çünkü bir noktadan sonra cümle ezberlemek değil, cümle kurmak gerektiğini fark edeceksiniz.

6. İngilizce öğrenilirken genellikle insanların en çok zorlandığı konular zamanlar konusudur. Çünkü birden fazla zaman olduğu için karışıklık olabilmektedir. Siz bu karışıklılığı yaşamamak için blogumda daha önce yazmış olduğum İngilizce zamanları kolay öğrenmek ile ilgili yazılarıma ve oluşturduğum zaman tablolarına mutlaka bakmanızı öneririm.

7. İngilizce öğrenmek için Londra’ya ya da Amerika’ya gitmek şart değildir. Bazı insanların bu şekilde düşünmeleri, sizin bu dili öğrenebilmeniz açısından bir engel oluşturduğu algısını bırakmasın. Çünkü günümüzde internet denen iletişim aracını kullanıyoruz ve bu araç sayesinde İngilizce diziler, filmler, şarkılar ve diğer herşey elimizin altında. Tüm bu imkanları kullandığımızda hem daha kısa sürede, hem de daha pratik bir şekilde öğrenebiliyoruz.

8. Öğrenme sürecinde sık sık cümle kurmak önemlidir. Özellikle de yeni bir şey öğrendiğiniz zaman, hemen o öğrendiğiniz şey ile ilgili bir kaç cümle kurmanızı öneririm.

Mesela yeni bir zaman kalıbı öğrendiğiniz zaman, öğrendiğiniz o zaman kalıbı ile ilgili birkaç cümle kurun.

Yeni bir kelime öğrendiğinizde, o kelimeyi içeren birkaç cümle kurun.

Bu sayede hem pratik bir şekilde bu dili kullanmaya başlayacaksınız hem de çeşitli cümleleri duyduğunuzda, gördüğünüzde o cümleyi anında anlayabileceksiniz.

9. Sık sık cümle kurmak önemli olduğu gibi, sık sık test çözmek de önemlidir ama test çözerken seviyenize uygun bir şekilde test çözmelisiniz. Benim blogumda İngilizce Testler kategorisi altında hem sıfır düzeyinde olanlar hem de ileri düzeyde olanlar için testler bulunmaktadır.

10. Hızlı bir şekilde öğrenmeye çalışmamalısınız. Hızlı bir şekilde öğrenmek tabii ki mümkün ama 3 günde, 1 haftada bu mümkün değildir. Eğer sıfırdan başlayıp, en azından orta seviyeye kadar gelmek gibi bir amacınız varsa bu durumda en azından 3-4 ayınızı vermeniz gerekir. Gece uykuda İngilizce öğreten sesler ve setlerin ne kadar işe yaradığı tartışılır.

11. Sadece İngilizce film izleyerek ya da şarkılar dinleyerek bu dili öğrenmeye çalışmanız çok ama çok zordur. Şarkı dinlemek ya da film izlemek, İngilizceyi geliştirebilmenizi sağlayacak eylemlerdir. Önce bu dilin temellerini atmalısınız ve belli bir seviyeye geldikten sonra şarkılarla, filmlerle ilerletmeyi tercih etmelisiniz. Aksi takdirde sözlerden bir şey anlamadığınız için, bu dili öğrenmeyi çok zormuş gibi algılayabilir ve bu yüzden dolayı da motivasyonunuz düşebilir. Motivasyonunuzun düşmesi de, yarı yolda vazgeçmeniz ya da öğrenme sürecini duraklatmanız anlamına gelir.

12. En iyi bir şekilde öğrenmek için sevmek şart. Bir dili bir şekilde sevmediğinizde ya da ısınmadığınızda öğrenmeniz de aynı oranda çok zor oluyor.

13. “the” kelimesini sıkça göreceksiniz ve belki de görmüşsünüzdür. Bu kelimenin Türkçede net bir karşılığı yoktur ancak bu kelime, birlikte kullanıldığı kelimenin temsil ettiği şeyin bilinen, belirli bir şey olduğunu ifade eder. Bu kelimenin tam zıttı ise a (herhangi bir ) kelimesidir.

14. Öğrenme sürecini bir program halinde sürdürmeniz iyi bir yöntem olacaktır. Eğer gündüz çalışıyorsanız, akşam eve geldiğinizde kendinize 1 saat ayırabilirsiniz. Eğer okula gidiyorsanız da, buna göre bir program yapabilirsiniz.

15. Okulda İngilizce dersi ile ilgili kötü anılar yaşamış olabilir ya da öğretmenin yanlış, yetersiz bir öğretim şekli yüzünden İngilizceye karşı olumsuz bir intiba kazanmış olabilirsiniz. Bu nedenden dolayı hem bu kötü intibayı yok etmek hem de daha verimli bir şekilde bu dili öğrenmeye başlamak ya da öğrenmek için yeniden kendi başınıza öğrenmeye başlamanız daha doğru bir seçim olacaktır.

16. Yaşınız 10, 20, 30, 40 ya da 50 olabilir. İngilizce ya da başka bir dili öğrenmenin belirli bir yaştan sonra zor ya da imkansız olduğunu söyleyenlere asla kulak asmayın. Çünkü 40-50 yaşından sonra bile yeni bir dil öğrenilebildiğini kanıtlayan bir çok insan var. Siz yeter ki öğrenmek isteyin ve öğrenmek için doğru adımları atın.

17. Eğer amacınız İngilizceyi temelden öğrenmek değil de, genel olarak öğrenmek ve gündelik hayatta kendi derdinizi anlatacak cümleler kurabilmekse, bu durumda gündelik hayatta en çok kullanılan kelime, kalıp ve cümleleri öğrenmeniz yeterlidir. Tüm dilbilgisini baştan sona kadar her bir ayrıntısı ile öğrenmenize gerek yoktur.

18. Eğer öğrenme amacınız iş ya da seyahat için ise, sadece bu amaca yönelik bir çalışma programı yapabilirsiniz. Bu sayede size sadece iş ya da seyahat için gerekli olan kadar İngilizce öğrenirsiniz.

19. Öğrenme sürecinde kafanızı karıştıran detaylar için mutlaka farklı kaynaklara bakmanızı öneririm. Eğer iletişimde olduğunuz bir öğretmen varsa, ona sorabilirsiniz. Ayrıca benimle de iletişime geçerek dilediğinizi sorabilirsiniz ya da konuların alt kısmında bulunan yorum formunu kullanarak sorunuzu sorabilirsiniz.

20. Online ya da internetten ingilizce öğrenmek mümkün bir şeydir. Eğer siz bu şekilde öğrenmeyi düşünüyorsanız ancak çevrenizdeki bazı kişiler bu şekilde öğrenmenin çok zor veya imkansız olduğunu söylüyorlarsa, o kişilerin sizin motivasyonunuzu azaltmasına izin vermeyin.

21. İngilizce öğrenme sürecinde en sık karşılaşacağınız şeylerden birisi de deyimlerdir. Türkçede biz de deyimleri kullanırız ama İngilizcede daha sık kullanılır. Bu nedenden dolayı özellikle de fiil türünden kelimeleri öğrenirken, deyimsel fiillere dikkat etmelisiniz. Deyimsel fiiller en az iki sözcüğün bir araya gelmesi ile oluşur. Deyimsel fiilleri oluşturan kelimeler kendi anlamları dışında başka ya da benzer bir anlam verirker.

Mesela:

get : almak, elde etmek gibi anlamlar verirken
out : çıkarmak
get + out = get out : kalk

22. Ana dili İngilizce olan birisi ile iletişim kurabilmek, özellikle de telaffuz yetinizi önemli ölçüde geliştirir ancak eğer öyle birisi ile iletişim kurmak gibi bir durumunuz yoksa bu durumda gündelik hayatta kendi kendinize cümleler de kurabilirsiniz. Ardından kurduğunuz bu cümleler için doğru telaffuz edip, etmediğinizi Google Translate vasıtasıyla dinleyebilirsiniz.

23. Bazen kelimeleri öğrenmenin en iyi yöntemi o kelimeleri resimlerle öğrenmektir. Bu yüzden kelime öğrenme sürecini daha da kolaylaştırmak için resimli anlatımları tercih edebilirsiniz.

24. Kelimeleri öğrenme aşamasında size kolaylık sağlayacak bir diğer tavsiyem ise hikayeleştirerek öğrenmenizdir. Çünkü her bir kelimenin okunuşu ya da yazılışı hakkında bir hikaye uydurdurarak ezberlediğinizde daha çok akılda kalıcı olmaktadır. Ben bu yöntemi kullanarak İngilizce kelime ezberleme kategorisi altında sizlere hikayeler yazmaya devam ediyorum. Dilerseniz siz de o kategoriden faydalanarak yeni kelimeler öğrenebilirsiniz.

25. İngilizceyi, İngilizce bir kaynaktan değil Türkçe bir kaynaktan öğrenmenizi öneririm. Bazı eğitimciler, bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yönteminin o yabancı dilde hazırlanmış kitap ya da diğer kaynaklardan faydalanmanın doğru olduğunu söylerler ama ben o eğitimcilere katılmıyorum. Çünkü dili zaten bilmiyorsunuz ve yabancı bir kaynaktan öğrenmeye çalışmak ise zaman kaybettirir. Bu tıpkı İngilizce bilmediğiniz halde İngilizce bir filmi izleyip, anlamaya çalışmaya benzer. Halbuki Türkçe kaynaklardan önce dilin temelini öğrenmeniz ve belirli bir seviyeye gelmeniz sonrasında zaten herşeyi kolaylaştıracaktır.

26. Eğer İngilizce şarkılar ile aranız iyiyse İngilizce şarkı sözlerini cümle cümle çevirmeye çalışmanızı öneririm. Özellikle de öğrenme sürecinde bu size hem motivasyon sağlayacak hem de uzun vadede İngilizce Türkçe çeviri becerinizi geliştirmenizi sağlayacaktır.

27. Sınavlardan düşük not aldıysanız ya da alırsanız, testleri çözerken yanlışlar yaptıysanız ya da yaparsanız asla moralinizi bozmayın. Çünkü ben de çok yanlışlar yaptım ve eminim şu an İngilizceyi çok iyi öğrenmiş olan birisi de zamanında çok yanlışlar yapmıştır ama önemli olan şey bu yanlışların neden olduğunu anlamak ve sonrasında aynı yanlışları yapmamaktır.

28. Eğer sizin gibi İngilizce öğrenmeye kararlı ya da öğrenme aşamasında olan bir arkadaşınız varsa, bu arkadaşınız ile sürekli kendinizi kıyaslayın. Bu sayede birbirinizi motive edebilir, birbirinizden bir şeyler öğrenebilirsiniz üstelik keyifli bir şekilde öğrenmiş olursunuz.

29. Her gün yeni bir kelime paylaşan Instagram sayfaları ya da Facebook grupları da işinize yarayabilir. Eğer sosyal medyada çok zaman geçiriyorsanız, bu sayfalar sayesinde her gün yeni bir kelime öğrenebilirsiniz.

30. Her gün yeni bir kelime öğrenmenin bir diğer yöntemi de İngilizce öğrenme uygulamaları kullanmaktır. Bu mobil uygulamalar size düzenli zaman aralıklarında yeni kelime öğretirler.

31. Okulda ya da kursta öğretmen konuyu anlatırken kolaylık olsun diye genellikle kısaltma ya da formül kullanır. Bu formüller size sanki matematik öğreniyormuş hissiyatı verir. (verb + subj + adj) şeklinde…

Siz bu formülleri kullanmak yerine Türkçe karşılıklarını ya da uzun şeklini yazablirsiniz.

Mesela verb yerine fiil ya da subj yerine subject ya da özne yazabilirsiniz. Bu sayede formülleri aklınızda tutmanız ve anlamanız kolay olacaktır.

32. Eğer öğrenmek istiyorsunuz ancak zaman problemi yaşıyorsanız yani belirli bir tarihe kadar, İngilizceyi belirli bir seviyeye kadar ya da sadece belirli konular dahil olacak şekilde öğrenmek istiyorsanız bu durumda önce ne kadar zamanınız olduğuna, bu zamanın ne kadarını öğrenmeye ayırabileceğinizi ve öğrenmeye ayırabileceğiniz zaman içerisinde hangi konuları, neleri öğreneceğinize dair bir planlama yapmalısınız.

33. Bir adet not defteri kesinlikle kullanmanızı öneririm. Bu deftere özet niteliğinde notlar almalısınız ve bu notlar arasında ipuçları da mutlaka olmalıdır. Bu defterin güzel tasarıma sahip, temiz, kolay taşınabilen bir defter olması hem motivasyonunuzu yüksek tutacak hem de sürekli yanınızda taşıyıp, sık sık öğrendiklerinizi tekrar edebilirsiniz.

34. Yanınızda sözlük taşımanıza gerek yok. Artık sözlük yerine kullanabileceğiniz çok daha kullanışlı olan Google Translate var.

35. Öğrenme aşamasında Google Translate çok işinize yarayacaktır. Öğrendiğiniz her bir kelime ile ilgili cümleler kurmak ve kurduğunuz cümlelerin doğru olup, olmadığını anlamak için bu aracı kesinlikle kullanmalısınız.

36. Kurduğunuz cümlelerin doğruluğunu anlamanın bir diğer yöntemi de Google’ın kendisini kullanmaktır. Çünkü oluşturduğunuz cümlenin daha önce kullanılıp, kullanılmadığını ya da nasıl kullanıldığını görmek için internette bir araştırma yapabilirsiniz.

37. Bilmeniz gereken ilk şey “to be” yardımcı fiilinin her şahıs için şekil değiştiriyor olmasıdır. Bu nedenden dolayı yeni İngilizce öğrenme aşamasındaki birisi bu yardımcı fiili tanımakta zorluk yaşayabiliyor. “to be” yardımcı fiili; am, is, are, was, were, been şekillerine dönüşmektedir.

38. Ana fiil ile yardımcı fiil kavramlarını bilmeniz önemlidir. Bazı cümleler sadece ana fiil ile kurulabilirken, bazı cümleler ise yardımcı fiil + ana fiil ya da yardımcı fiil + isim (ya da sıfat) şeklinde kurulabilmektedir.

I am going to school.

Yukarıdaki cümle hem yardımcı hem de ana fiilden oluşuyor.

am ⇒ yardımcı fiil (to be)
going ⇒ ana fiil (to go)

I was beautiful.

Yukarıdaki cümle yardımcı fiil ve sıfattan oluşmaktadır.

was ⇒ yardımcı fiil (to be)
beautiful ⇒ sıfat

39. İngilizce kelimelerin okunuşları (telaffuzları) en iyi bir şekilde öğrenmek için o kelimeyi sık sık filmlerden, şarkılardan duymalısınız. Ayıca Google Translate telaffuz özelliğini kullanarak da o kelimenin okunuşunu öğrenebilir ve sık sık dinleyerek alışabilirsiniz.

40. Yeni bir kelime öğrenirken o kelimenin farklı türlerde kullanılabilir olup, olmadığını öğrenmeli ve eğer farklı türlerde de kullanılıyorsa, o kullanıldığı türlerde hangi anlamları verdiğini de öğrenmelisiniz.

İşte bunu yapabilmenin en pratik yöntemi Google Translate kullanmaktır. Çünkü google Translate uygulamasında bir kelime yazdığınızda, translate aracı bizlere o kelimenin hangi türlerde kullanılabilir olduğunu ve o türlerde hangi anlamlara geldiğini de göstermektedir.

41. Bazı anlamdaş kelimeleri yanlış bir şekilde kullanma ihtimali çok yüksektir. Bu nedenden dolayı, söylemek istediğiniz bir durum için en doğru kelimeyi seçmeniz gerekir. Bunu yapabilmek için de kelimenin kullanım sıklığına bakmalısınız. Bunu yapabilmenin pratik yöntemi yine Google Translate sayesindedir.

Google Translate aracında bir kelimenin, hangi durumlar için ne kadar sıklıkta kullanıldığına dair bilgi görebilirsiniz.

42. İngilizce harflerin okunuşunu öğrenseniz bile her kelimenin nasıl okunduğunu net bir şekilde öğrenmiş olmazsınız. Bu nedenle bir kelimenin telaffuzunu öğrenmenin en iyi yöntemi o kelimeyi sık sık duymaktır.

43. İngilizce öğrenebilmeniz için öncelikli olarak kelimenin ne olduğunu biliyor olmanız gerekir. Ağzımızdan çıkan her ses kelime değildir ama eğer ağzımızdan çıkan ses, bir anlam ifade ediyorsa kelimedir.

44. Türkçede fiiller yalın haldeyken “-mek, -mak” ekleri ile biterken, İngilizcede fiil türünden kelimeler yalın haldeyken “to” ön eki ile biter.

harcamak : to spend
kullanmak : to use
ihtiyaç duymak : to need
bulmak : to find

45. İngilizce Türkçe ya da Türkçe İngilizce çeviri yaparken öncelikli olarak fiili belirlemeliyiz. Çünkü bir cümleyi cümle yapan en temel şey fiildir. Fiili belirlerken aynı zamanda yardımcı fiil ile kullanılıp, kullanılmayacağını da göz önünde bulundurmalısınız.

İngilizce Zamanlar En Kolay Nasıl Öğrenilir ?

İngilizce zamanlar en kolay nasıl öğrenilir bunun için gruplandırma yapmak en pratik yoldur.

Zamanları 2 ana gruba ayırırız.

1. Grup : Simple Tenses (Basit Zamanlar)


Bu zamanlar aşağıdaki gibidir;

Present (Geniş)

Present Continuous (Şimdiki)
Past (Geçmiş)
Future (Gelecek)

2. Grup : Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar)


Birinci grupta sıralandırmış olduğumuz Present, Past ve Future Simple Tense yani Basit Zamanlardır.
Bu zaman dilimlerinin her birisinin Perfect ve Perfect Continuous versiyonları vardır.

1. Present Tense’in Perfect Versiyonları;

Present Perfect (Genişte Bitmiş)
Present Perfect Continuous (Genişte Süreklilik Bildiren Zaman)

2. Past Tense’in Perfect Versiyonları;

Past Perfect (Geçmişte Bitmiş)
Past Perfect Continuous (Geçmişte Süreklilik Bildiren Zaman)

3. Future’un Perfect Versiyonları;

Future Perfect (Gelecekte Bitmiş)
Future Perfect Continuous (Gelecekte Süreklilik Bildiren Zaman)

Gördüğünüz gibi, zamanları gruplandırdığımız zaman öğrenmek de kolay oluyor.

İpuçları


Şimdi size İngilizce zamanları daha kolay bir şekilde öğrenebilmeniz için birkaç ipucu vereceğim...

İpucu 1. Bir zamanın adında eğer “continuous” kelimesi geçiyorsa, anlayın ki o zamanda “to be” yardımcı fiilinin 3. hali “been” kullanılıyordur ve ana fiil “-ing” süreklilik ekini alıyordur.

Çünkü “continuous” süreklilik anlamına gelir ve süreklilik bildirebilmesi için şimdiki zaman diliminden alışık olduğumuz “to be” + ing formülü kullanılır.

Mesela; “Present Continuous Tense” denildiğinde aklınıza hemen been + ing gelmelidir. Çünkü continuous = süreklilik demek ve süreklilik bildirebilmesi için yardımcı fiilin to be olması, ana fiilin “-ing” ekini alması lazım.

İster Simple, İsterseniz de Perfect olsun. Bu kural her iki ana zamanda da geçerli bir kuraldır ve sizin çok işinize yarayacaktır.

İpucu 2. “Perfect” zamanları gördüğünüzde aklınıza direkt “have” yardımcı fiili gelsin. Çünkü perfect tense cümlelerini kurabilmemiz için “have” yardımcı fiilini kullanmaktayız. Bu tüm perfect tenseler için geçerlidir.

Have yardımcı fiilinin kullanılmadığı bir perfect tense yoktur. Bütün perfect tenselerde “have” yardımcı fiil olarak kullanılır.

Örnekler;

I have gone.
I have been going.
I had gone.
I had been going.
I will have gone.
I will have been going.

İpucu 3. Present Perfect ile Past Perfect arasındaki en keskin fark birisinde “have”, diğerinde “had” kullanılıyor olmasıdır. Çünkü “have” fiilinin geçmiş zamanlı hali “had” şeklindedir. Bu yüzden dolayı Past Perfect Tense cümlelerinde yardımcı fiil olarak “had” kullanılır.

İngilizce zamanlar en kolay nasıl öğrenilir benim bu konuda söylemek istediklerim bu kadar. Eğer anlamadığınız bir ayrıntı olursa bana sormaktan çekinmeyin.

İngilizce Zamanlar Tablosu | Örnekler | PDF

İngilizce zamanlar tablosu örnekler ile bulabilirsiniz. Dilerseniz pdf olarak da linke tıklayarak indirebilirsiniz.







Simple Tenses (Basit Zamanlar)
ZamanlarÖrnekler Cümleler
PresentI doYou doHe/She/It does
Present ContinuousI am doingYou are doingHe/She/It is doing
PastI didYou didHe/She/It did
Past ContinuousI was doingYou were doingHe/She/It was doing
FutureI will doYou will doHe/She/It will do




Simple Tenses (Basit Zamanlar)
ZamanlarYardımcı fiillerEkler
Present--es (He/She/It)
Present Continuousto be-ing
Past-Düzenli ise "-ed", Düzensiz ise 3. şekil
Past Continuousto be-ing
Futurewill-





Simple Tenses (Basit Zamanlar)
ZamanlarMastar HalÇekimlenmiş hal
Presentto listenI listen, You listen
Present Continuousto listenI am listening, You are listening
Pastto listenI listened, You listened
Past Continuousto listenI was listening, You were listening
Futureto listenI will listen, You will listen




Simple Tenses (Basit Zamanlar) 
ZamanlarÖrnek CümleTürkçe Karşılığı
PresentI listen music.Müzik dinlerim.
Present ContinuousI am listening music.Müzik dinliyorum.
PastI listened music.Müzik dinledim.
Past ContinuousI was listening music.Müzik dinliyordum.
FutureI will listen music.Müzik dinleyeceğim.





Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) Tablo 1
ZamanlarÖrnekler CümlelerTürkçe Anlamları
Present PerfectI have didYaptım.
Present Perfect ContinuousI have been doingYapıyordum.
Past PerfectI had didYapmıştım.
Past Perfect ContinuousI had been doingYapmaktaydım.
Future PerfectI will have didYapmış olacağım.
Future Perfect ContinuousI will have been doingYapıyor olacağım.





Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) Tablo 2
ZamanlarYardımcı fiillerEkler
Present Perfecthave / hasDüzenli ise "-ed",
Düzensiz ise 3. şekil
Present Perfect Continuoushave been / has been-ing
Past PerfecthadDüzenli ise "-ed",
Düzensiz ise 3. şekil
Past Perfect Continuoushad been-ing
Future Perfectwill haveDüzenli ise "-ed",
Düzensiz ise 3. şekil
Future Perfect Continuouswill have been-ing





Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) Tablo 3
ZamanlarMastar HalÇekimlenmiş hal
Present Perfectto listenI have listened.
Present Perfect Continuousto listenI have been listening.
Past Perfectto listenI had listened.
Past Perfect Continuousto listenI had been listening.
Future Perfectto listenI will have listened.
Future Perfect Continuousto listenI will have been listening.




Perfect Tenses (Bitmiş Zamanlar) Tablo 4
ZamanlarMastar HalÇekimlenmiş hal
Present Perfectto listenI have listened.
Present Perfect Continuousto listenI have been listening.
Past Perfectto listenI had listened.
Past Perfect Continuousto listenI had been listening.
Future Perfectto listenI will have listened.
Future Perfect Continuousto listenI will have been listening.

İngilizce Zamanlar Tablosu PDF İndirmek için Tıklayın

İngilizce Zamanlar sıkça birbirine karıştırılmaktadır. İşte hem bu karışıklığın önüne geçebilmek hem de genel olarak daha anlaşılır bir şekilde İngilizce öğrenmek için tablolar çok kullanışlıdır. Ben İngilizce tenses tablolarını temel olarak iki farklı başlık altında hazırladım.

İngilizcede zamanları iki ana grupta ele alabilmemiz mümkündür. Zaten zamanları daha net anlamak ve karışıklığı ortadan kaldırmak açısından da bu şekilde iki ana gruba ayırmak oldukça iyi bir fikirdir.

1. Grup : Simple Tenses Grubudur

Simple Tenses yani Basit Zamanlar grubunda yer alan zaman dilimleri; Present, Present Continuous, Past ve Future Zamanlarıdır.

Türkçede basit hali ile bildiğimiz Geniş, Şimdiki, Geçmiş ve Gelecek Zamanlardır.

2. Grup : Perfect Tenses Grubudur

Perfect Tenses yani Bitmiş Zamanlar grubunda yer alan zaman dilimleri, Simple Tenses grubunda yer alan zaman dilimlerinin Perfect yani bitmiş halleridir.

Perfect Tense kullanımı bakımından da karşılaştırılabilmektedir.

Eğer olan ya da yapılan bir şeyin, yapılma zamanından ziyade etkisine vurgu yapılmak isteniyorsa bu durumda perfect zamanın kullanımı uygundur. Eğer yapılış zamanı vurgulanıyorsa simple tense kullanılabilir.

Örnek;

I went to school morning.
(Okula gittim.)

Yukarıdaki cümlede sabah okula gidildiği vurgulanıyor.

I have gone to school.
(Okula gittim.)

Yukarıdaki cümlede ise okula gitmek eyleminin gerçekleştirildiği vurgulanıyor.

Umarım tablolar sayesinde de İngilizce zamanları karıştırıyorum diyenler konuyu daha net anlayabilmiştir.

Eğer İngilizce zamanlar hakkında sorularınız varsa, aşağıdaki yorumları kullanarak sormaktan çekinmeyiniz.

İngilizce Cümlenin Öğeleri Nasıl Bulunur


İngilizce cümlenin öğeleri nasıl bulunur adım adım öğeleri bulalım…

“You do.” (yaparsın) cümlesinin öğelerini bulalım.

Öncelikli olarak yüklemi bulmalıyız. Sonra özneyi bulmalıyız. Çünkü yüklem ve özne, temel cümle öğeleridir. Bu yüzden dolayı İngilizce bir cümlenin öğelerini bulurken her zaman önce yüklem, sonra özne bulunur.

Yüklemi bulduğumuzda, özneyi de çoğu zaman otomatikman bulmuş oluyoruz.

1. Cümlenin Yüklemini Bulmak


Örnek cümlemize dönecek olursak “You do.” cümlesinde “do” kelimesinin yüklem olduğunu anlıyoruz.

Peki nasıl anlıyoruz?

“Do” kelimesi, fiil türünden bir kelimedir ve yalın haldeyken “to do” şeklindedir ama bu cümlede “to” (-mek, mak) mastar eki olmadan yazılmış olması sayesinde, fiilin çekimlenmiş olduğunu anlıyoruz.

Fiilin çekimlenmiş haline ise yüklem denir.

Yüklem, en temel cümle öğesidir. Yüklem olmadan bir cümle olamaz. Yüklem bir cümlenin temel taşıdır. Nasıl ki bir bina zemin olmadan ayakta duramaz ise yüklem olmadan da bir cümle olamaz.

O halde şöyle bir mantık yürütmeliyiz;

mastar fiil > çekimlenmiş fiil = yüklem
(Yani çekimlenmiş fiil eşittir yüklem. İkisi aynı şeydir.)

Örnek:

to have > mastar fiil
(sahip olmak)

I have

Yukarıda ise “have” çekimlenmiş fiildir

I am having

“having” çekimlenmiş fiildir

to make > mastar fiildir
making > çekimlenmiş fiildir
made > çekimlenmiş fiildir
makes > çekimlenmiş fiildir

Sonuç olarak; fiil eğer mastar hali ile değilde, mastar eki almadan ya da farklı bir hal ile kullanılmışsa, o fiil çekimlenmiştir ve çekimlenmiş bir fiile yüklem denir. Yüklem bir cümlenin en temel öğesidir.

I need to go

Yukarıdaki cümlenin yüklemini bulalım.
Yüklem neydi, hatırlayalım: bir fiilin değişmiş yani çekimlenmiş haline yüklem denir. Yukarıdaki cümleyi incelediğimizde iki tane fiil görüyoruz.

1. fiil : to need
2. fiil : to go

Peki size sorum şu; “to go” mu değişmiş yoksa “to need” mi?
Tabii ki “to need” değişmiş. Çünkü “to” (-mek, -mak) eki kalkmış.
O halde bu cümlenin yüklemi “need” kelimesidir.

I am crying like a child.

Yukarıdaki cümlenin yüklemini bulalım.

Öncelikli olarak kelimeleri inceliyoruz ve fiil türünden kelimeleri buluyoruz (tabii bunu yapabilmemiz için İngilizcede fiil türünden kelimeleri biliyor olmamız gerekiyor eğer bilmiyorsanız önce İngilizce fiiller konusuna bakıp, fiilleri öğrenmelisiniz yoksa fiil türünden kelimeyi bulamazsınız ve fiil türünden kelimeyi bulamadığınız için cümlenin yüklemini de belirleyemezsiniz)

Yukarıdaki cümledeki kelimeleri incelediğimizde “cry” ve “like” kelimelerinin fiil türünden olduğunu anlıyoruz.

Ama burada yanılgıya düşmeyin; “to like” kelimesi “beğenmek” anlamında kullanıldığı zaman fiildir ama bu cümlede “beğenmek” anlamında değil, “gibi” anlamında kullanılmıştır. Bu nedenden dolayı bu cümlede like kelimesi fiil değil, edat olarak kullanılmıştır. (bir kelime aynı anda birkaç farklı türde yer alabilmektedir, bu nedenden dolayı bir kelimeyi ezberlerken o kelimenin farklı türlerde de kullanılabilir olduğunu ve farklı türlerde kullanıldığında da, farklı anlamlar verebildiğine dikkat etmelisiniz. Bu konu hakkında daha fazla bilgi için daha önce yazmış olduğum kelime türleri konusuna bakınız)

Sonuç olarak “like” kelimesini elediğimize göre elimizde “cry” kelimesi kalıyor.

cry kelimesi mastar halde “to cry” şeklinde olduğu için ama bu cümlede “crying” şeklinde yazıldığı için çekimlenmiş bir fiildir yani yüklemdir.

Şimdi sıra sizde...

Aşağıdaki cümlelerin yüklemlerini bulunuz;

I am going to home.
You are acting like a kid.
Take a coffee and feel relax.
Did you find your book?

Yüklem ile ilgili dikkat etmeniz gereken bir diğer şey; yüklem sadece tek bir kelimeden değil, birkaç kelimeden de oluşuyor olabilir. Özellikle de yardımcı fiil kullanıldığında buna dikkat etmelisiniz.

Örnekler;

I am serious.

Yukarıdaki cümlenin yüklemi “to be serious” > “am serious”

I am having lunch.

“to have lunch” > “having lunch”

You have listened the song.

“to have + to listen” > “have + listened”

Why you were crying in your room this morning?

“to be + to cry” > “were + crying”

2. Cümlenin Öznesini Bulmak


Daha önce ifade ettiğim gibi aslında cümlenin yüklemini bulduğumuzda, öznesini de hemencecik bulmuş oluyoruz ama yine de özneyi bulmanın iki farklı yöntemi olduğunu söylemek isterim.

Düz cümlelerde özneyi temsil eden kelime genellikle cümlenin en başında yazar ama bazen gizli özne ya da edilgen dediğimiz durum söz konusu olduğunda yazmayadabilir.

Bu durumları anlamanın en iyi yöntemi örnek cümleler üzerinde inceleme yapmaktır.

Temel tanımımız şu; cümlenin yüklemini gerçekleştiren şey ya da kişi, o cümlenin öznesidir.

Örnekler;

I do

Yukarıdaki cümlenin başında “I” zamiri yer alıyor. Bu zamir, 1. tekil şahsı temsil eden bir kelimedir ve cümlenin fiilinin “to do”, bu şahsa göre çekimlenmiş olmasından da cümlenin öznesinin birinci tekil şahıs olduğunu anlıyoruz.

I know that you were.

Yukarıdaki cümlede de aynı durumu görüyoruz. Cümlenin başındaki zamirden ve fiilin çekimlenmiş halinden öznenin “I” olduğunu anlıyoruz.

You were beautiful last year.

Yukarıdaki cümlenin başındaki “you” zamiri öznedir. Çünkü cümlenin fiili “to be”, bu şahsa göre çekimlenmiştir.

The car is going to speed up soon.

Yukarıdaki cümlede ise “car” ya da “the car” ifadesinin özne olduğunu anlıyoruz. Çünkü cümlenin yüklemini gerçekleştiren şey “car” kelimesidir.

You are jumping like crazy.

You kelimesi öznedir çünkü “jumping” fiilini gerçekleştirmektedir.

Bazı cümleler de ise özne yoktur çünkü yüklemi gerçekleştiren kimse yoktur. Kendi kendine olmuştur.

The window was broken.

Yukarıdaki cümlede “to broke” fiilini yapanın kim olduğu belli olmadığı için ve fiil kendi kendine gerçekleştiği için özne yoktur.

Bu tarz cümlelere edilgen (passive) cümleler denir.

3. Cümlenin Sıfatını Bulmak


Sıfat, her cümlede olmayabilir yani bir cümlede illa ki sıfatı bulmak zorunda değilsiniz. Sıfat olmadan da cümle olur.

Ama eğer bir cümlede sıfat varsa, bunu bulmak için cümledeki isim türünden kelimenin önündeki kelimeye bakmalıyız. Çünkü İngilizcede sıfatlar, tıpkı Türkçede olduğu gibi genellikle nitelendirdikleri isim türünden kelimelerin hemen önlerinde kullanılırlar.

Nice woman

Yukarıdaki ifade de “nice” kelimesi sıfattır çünkü “woman” kelimesinin temsil ettiği kişi hakkında bir özellik belirtmektedir.

You have beautiful eyes.

Yukarıdaki cümlede de “beautiful” kelimesi sıfattır çünkü “eyes” kelimesinin temsil ettiği şeyin nasıl bir şey olduğuna yönelik açıklama yapmaktadır.

4. Cümlenin Zarfını Bulmak


Sıfat türünden kelimeler, isim türünden kelimelerin temsil ettiği nesne ya da kişi hakkında açıklama yaparlar.
Zarf türünden kelimeler ise fiil türünden kelimelerin temsil ettiği iş ya da oluşun; derecesini, yönünü ya da genel olarak durumunu açıkarlar.

Sıfat türünden bir kelime, cümle içerisindeki kullanımına bağlı olarak bir zarfa dönüşebilir.

Örnek:

nice (hoş)

Yukarıdaki kelime bir isimle kullanıldığında sıfattır ama bir fiil ile kullanıldığında zarf olur.

What a nice woman!
(Ne kadar da kibar bir kadın!)

The woman controls the car nicely
(Kadın arabayı kibarca kontrol ediyor)

Yukarıdaki cümlede “nicely” kelimesinin zarf olduğunu anlıyoruz çünkü “to control” fiilinin nasıl yapıldığını bizlere açıklamaktadır.

İngilizcede zarf türünden kelimeler genellikle sıfat türünden kelimelerin sonuna “-ly” eklenmesi ile elde edildiği için, ingilizce cümlenin öğeleri nasıl bulunur ve zarf öğesini bulmak kolay olmaktadır.

Sonuç olarak ingilizce cümlenin öğeleri nasıl bulunur konusu ile ilgili en önemli şey; yüklem ve özneyi bulmanızdır. Çünkü bu iki öğe, bir cümleyi cümle yapan iki temel unsurdur. Diğer öğeler her zaman olmayabilir ama olduklarında da bulunması zor değildir. Eğer konu ile ilgili anlamadığınız ayrıntılar varsa aşağıdaki yorum formu aracılığı ile sormaktan çekinmeyin.

İngilizce Sık Kullanılan Kalıplar


İngilizcede gündelik hayatta en sık kullanılan kalıplar ve Türkçe anlamları.

I got it
(Anladım)

I have don’t have time
(zamanım yok)

Can we talk later, please?
(daha sonra konuşabilir miyiz lütfen?

I can’t wait
(bekleyemem)

I’m sorry
(üzgünüm)

I apologize
(özür dilerim)

I’m busy at the moment
(Şu an meşgulüm)

Someone have sent me a message on WhatsApp.
(Birisi bana WhatsApp'ta bir mesaj göndermiş.)

I don’t know
(bilmiyorum)

I know
(biliyorum)

What’s going on here?
(Burada neler oluyor)

What the hell are you doing?!
(hangi cehennemdesin!)

I think so
(Umarım öyledir)

I already know it!
(bunu zaten biliyordum)

you make me sick!
beni hasta ediyorsun!

you make me happy!
Beni mutlu ediyorsun!

your hair is cool!
saçların havalı!

What do you do?
Ne yapıyorsun?

Want to take some coffee?
Kahve içmek ister misin?

My dad is calling me.
Babam beni çağırıyor.

I don't want to be rude but...
Kaba olmak istemiyorum ama ...

I just woke up
ben şimdi uyandım

You look like still sleepy.
Hala uykulu görünüyorsun.

Have a good day!
İyi günler!

See you later!
Sonra görüşürüz!

Text me on WhatsApp!
WhatsApp'ta bana mesaj at!

Don't forget to add me on Facebook!
Beni Facebook'ta eklemeyi unutma!

I was waiting for you.
Seni bekliyordum.

Why you are acting like that?
Neden böyle davranıyorsun?

You have played with my feelings.
Duygularımla oynadın.

After all this time.
Bu kadar zamandan sonra.

After all these things.
Tüm bunlardan sonra.

I can't believe this!
Buna inanamıyorum!

Are you blind or something?
Kör falan mısın?

I am sick and tired of standing all day in my room.
Bütün gün odamda durmaktan bıktım ve bıktım.

What would you do if you are my situation?
Benim durumum olsaydın ne yapardın?

Please tell me that it's a joke!
Lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle!

I gotta go.
Gitmeliyim.

There's no need to cry.
Ağlamaya gerek yok.

Wish you were here!
Keşke burada Olsaydın!

30 Mart 2020 Pazartesi

As ve Like Arasındaki Fark

as : gibi, olarak
as : zarf, zamir ve bağlaç olarak kullanılabilir
as kullanımı : olma durumunu belirtir, benzetme ya da kıyaslama amacı yoktur

Like : gibi, tıpkı
Like : isim, fiil, sıfat, edat, zarf, bağlaç olarak kullanılabilir
Like kullanımı : benzetme ya da karşılaştırma amacı ile kullanılır

Çok basit bir örnek yapalım.

- Tüm gün evi temizledim, tıpkı annemin yaptığı gibi.

Yukarıdaki cümleyi İngilizceye çevirecek olursak, as mi yoksa like mı kullanırız?

Cevap : “like” kullanırız. Çünkü kıyaslama durumu söz konusudur. Cümleyi söyleyen kişi, yaptığı işi,  annesinin yaptığı iş ile kıyaslıyor.

- You sing the song ….. Lady Gaga.

Yukarıdaki noktalı yere as mi yoksa like mı gelir?

Cevap : Şarkıyı söyleyen kişi ile Lady Gaga arasında bir benzetme durumu söz konusu olduğu için like kullanılır.

- Don’t waste your time …. liking photos on Facebook or texting on WhatsApp.

Peki yukarıdaki cümle için like mı yoksa as mi kullanırız?

Cevap : Like kullanırız.

Peki ama benzetme ya da kıyaslama olmadığı halde neden like kullandık?

Çünkü; “liking” ve “texting” kelimeleri gerund (fiilden isme dönüşmüş) türünden olduğu için ve bu türden kelimeler ile birlikte edat kullanıldığı için ve like kelimesi edat görevini üstlenebildiği için like kullandık.

Kısacası; gerund yani fiilden isme dönüşmüş olan kelimeler ile birlikte like kullanılır. (benzetme ya da kıyaslama olup, olmaması önemli değildir.)

Benzer örnekler;

- I wash my hair like washing a car.
(Araba yıkar gibi saçımı yıkarım.)

- I make cake at best quality like fruiting of a tree.
(Bir ağacın meyvesi gibi en iyi kalitede pasta yaparım.)

- If you don’t believe me so you can do it as you know.
(Eğer bana güvenmiyorsan öyleyse bildiğin gibi yapabilirsin.)
Yukarıdaki cümlede as kullandık çünkü herhangi bir benzetme ya da kıyaslama yapılmamıştır.

- You don’t need to wear a new clothes for the party. You can join as you are.
(Parti için yeni kıyafetler giymene gerek yok. Olduğunuz gibi katılabilirsiniz.)

- If you want to join the party tonight, you need to buy some new clothes like night dress or something. You can’t join the party as a poor-looking woman.

(Eğer bu gece partiye katılmak istiyorsan, abiye gibi yeni bir kıyafet almalısın. Bu partiye sönük görünümlü bir kadın olarak dahil olamazsın.)

Yukarıdaki örnek cümlede hem like hem de as kullandık.

like night dress > night dress isim tamlaması olduğundan, bu ifade ile birlikte edat kullanılabilir ve like edat görevi üstlenir

as a poor-looking woman > bu ifadede “olarak” anlamı verilmek istenildiği için “as” kullanılmıştır ancak “like” da kullanılablir. Yanlış olmaz. Sadece verdiği anlam “gibi” olur ama söz konusu ifadede bir kıyaslama değilde, olmuşluk durumu ifade edildiği için as kullanımı uygundur.